Hani hatunların uzun ipekten feraceleriyle gül bahçeleri arasında dolaştığı Osmanlı dönemi filmleri vardır ya. İfadeler zerafet yüklüdür, olaylar ağır ve aheste akar filan... O dönemler...
Bazen diyorum ki kesin o dönemlerin insanıyım ama bu devirde yaşamamamın tek nedeni kocaman bir imtihan. O dönemde herkesin daha mutlu olduğunu düşünüyorum. Daha sade ama daha mutlu...
Bazen durup kalıyorum ve bunu hissediyorum. Ne işim var bu
devirde benim ?
Etrafta zombi gibi kişisel menfaatlerinin peşine düşmüş
insanlara bakıyorum. Birbirlerinin etini yemek istercesine zombileşmiş canlılar
bunlar. Stresli ve mutsuzlar ki artık gözüme gerçek birer zombi gibi görünmeye
başlıyorlar. Diyorum ki, ne işim var bu devirde benim ?
Geçenlerde bir tanıdığım da açık seçik "Artık senin neslin tükenmek üzere Bilge'cim" tespitini yapınca...
Geçenlerde bir tanıdığım da açık seçik "Artık senin neslin tükenmek üzere Bilge'cim" tespitini yapınca...
Neyse çok bunalık da yapmayayım. Bu “bunalık” kelimesini de ben buldum bu arada. Bunalımın bir iki tık daha sevimlisi oluyor kendisi.
İşte geçen gün evimin en sevdiğim köşesine(görseldeki
köşeye) baktığımda yine aynı şeyi
düşündüm… Yani babamın elli yıllık
valizini becerikli bir mobilyacı aracılığıyla dönüştürdüğüm dekoratif sehpama
baktığımda…
Hey yavrum hey Bilge… ne işin var bu devirde senin ?
O zamanın da sorunları varmıştır mutlaka kuzum. Her geçen gün yanlışları düzeltmek için doğuyor güneş ama hata yapan yapana hem de kör göze parmak misali, oysa nefes alan her canlı dünyanın en ucuz alınmayan satılmayan sevgiyi doyasıya yaşamaya çalışmasına bir müsaade etseler:((
YanıtlaSilO güzel mücevher yerini bulmuş:) ilk gördüğüm de yazmıştım bizde de bir eşi var bundan biraz daha yaşlı ama kullanayım desen iş görür saklıyorum şimdilik:)
Sevgiyle güzelliklerle kal kuzum öpüyorum.
Ablacım güzel yazmışsın, her geçen gün yanlışları düzeltmek için doğuyor diye ama çoğu kişi için güneşin doğuşu da batışı da bir ve anlamsız... Allah vakti de ve kakit geçirdiklerimizi bize her daim özel kılsın inşaallah diyorum. Abla sendekinin geri dönüşümünü de merakla bekliyorum ;)Sevgiler...
SilBen özellikle Üsküdar'a ya da eski İstanbul semtlerine yolum düştüğünde özellikle 1700-1800 lerin İstanbul'unda yaşamayı hayal ederim. Sade, sıcak ve tam biz gibi bir yaşam hayali gelir gözümün önüne. Ucundan kıyısından etkisini gösteriyor hayaller hayatımızda o yüzden hayal etmeye devam. Görseli görür görmez çok sevmiştim. Evinizde böyle bir köşe baba yadigari sandığın dönüştüğü şık sehpa çok güzel. Ne güzel sohbetler yapılır orada. Yerde oturulan bir köşe olmalı evde.. müzik de çok güzel, teşekkür ediyorum bu paylaşımınıza..Selamlar..
YanıtlaSil"Ucundan kıyısından etkisini gösteriyor hayaller hayatımızda..." yürekten inanıyorum eyvallah... Üsküdar içimi titretmişti benim de. Bir şekilde oralara yeniden gidip daha çok vakit geçirmek nasip olur inşaallah. Bu hayale de amin :) Yerde oturulan bir köşe fikri benim için de özledir ve mutlaka gayret ederim yeni taşındığım her evde ;) Selamlar sevgiler benden olsun, güzel sözlere teşekkürler...
Sil