30 Aralık 2009 Çarşamba

Gıcır gıcır yeni yılll !!


Tartışılır ülkemde kendimi bildim bileli :

Noel midir değilmidir? Bizim midir değil midir? Kutlanmalı mıdır? Es mi geçilmelidir?

Toplum içinde gündelik yaşama dair her ayrıntımız gibi bu da değişik kafalardan çıkan değişik seslerle gündemi işgal eder bir kaç gün...Sonra da unutulur gider :) Bu esnada herkes bildiğini okur,hayat görüşüne göre girer gıcır gıcır kapıya gelen yeni yıla...

Reel hayatımızı düzenleyen miladi başlangıcı görmezden gelmek kadar saçma olan bir diğer şey şu ki ; bu başlangıcı başka şeylerle karıştırmak ve bunu yaparken kendi öznelimizden uzaklaşmak...

Bir iki satır da olsa gündemde benim de yerim olsun istedim dostlar :)


Yeni bir yıl,yepyeni hiç kullanılmamış, sıfırr ! Yeni bir ayakkabıya yada elektronik cihaza verdiğimizden daha fazla itina gösterelim ona...Korumaya yönelik bir itina olsun bu,düzeltmeye yönelik değil inş.


En başta kendi nefsine söyler Tazekahvee :))) Ve mutlu yıllar diler tüm değerli dostlarınaa !!

28 Aralık 2009 Pazartesi

Giiiit !!


Sabahın erken vakti açmışım dükkanımı ...Masama oturmuşum,amacım Tarih kitabımdaki yeni üniteye başlamak ...Ama Şeytanım rahat durur mu :" Hadi bi bak bakalım facede ne var ne yok?Hadi 5 dk. almaz hadi ! Güne eğlenerek başlarsın hadi ertele azıcık dersi ! " Sol yanımda başladı söylenmeye."Tamaaaam kapa çeneni" diye çemkirip faceyi açtım. Karşımda bu şarkı...
Nefis bişeyy ! En başta sözler bitiriyor insanı...Paylaşmadan da olmazdı sizle :))
Mademki benli hayat sana kafes kadar dar
Uzaklaş ellerimden uçabildiğin kadar
Hadi git benden sana dileğince izin
Öyle bir uzaklaş ki karda kalmasın izin
Git iş işten geçmeden git çok geç olmadan vakit
Günahıma girmeden
Katilim olmadan git
Sanırlar ki sen beni biricik yar saymıştın
Oysa ki hep yedekte hep elde var saymıştın
Hadi git ne bir adres ne bir hatıra bırak
Zannetme ki pişmanlık mutluluk kadar ırak
Git iş işten geçmeden gitçok geç olmadan vakit
Ne vedaya gerek var ne de mektuba hacet
Git de Allah aşkına bir selama muhtac et
Güllere de aşk olsun gene sen kokacaksa
Fallara da aşk olsun gene sen çıkacaksan
Kopsun nerden inceyse artık bu bağ bu düğüm
Her gece daha berbat daha vahim gördüğüm
Korkulu düşlerimi yorumdan kaçıyorum
Sırf sana üzülüyor sırf sana acıyorum
Git işişten geçmeden git,çok geç olmadan git
Günahıma girmeden katilim olmadan git...
Bi sevgili ancak bu kadar naif gönderilir,kapı kendisine ancak bu zariflikte gösterilir herhalde…
Arka arkaya dinlediğim bu şarkıyla (kimseye kapı gösterme telaşında olmayışıma rağmen)rahatlıyorum arınıyorum sanki.Hem hangimiz hayatımızın bir bölümünde birilerine “kapıyı dışarıdan kapat !” demedik ki değil mi :)) Onların topuna git demek için güzel vesilee !

Candan ablamız bu hislerimize tercüman olmuş.Nihayet birileri üsturuplu bi iş yapmayı başarmış bu albümde sanırım.
Benim içli bloger arkadaşlarım ! Hayııır merak etmeyin eşimle sorunum yok ve Ona kapıyı gösterme gibi bi kaygım da yok :))…Sadece basit bi şarkı paylaşımı :)))
Şarkıyı dinlemek isteyen şekerler, ahanda şuraya tık tık !
Öyle bi uzaklaş ki karda kalmasın izinn ! derken şarkı tırmanıyor ya o kısma bayıldımm !
Tamammm artık Tarihe gömüyorum Şeytanımı :) Öpücüklerr dostlarr !

27 Aralık 2009 Pazar

Taşfırında balık...



Benim de kremşantili,milföylü,fırın poşetli ve daha bir sürü acayip detaylı yemek paylaşımlarım olacak mı bigün bu blogta ? İstiyorummm hatta takıntı yapabilirimm bilee !!
Şuncacık basit "taşfırında balık" olayında bile bi fonksiyonum olmadı sölemesi ayıp.Kayınvalidecik yaptı da yemeden bi foto alayım dedim.Bi hatun olarak bloğumda mutfağa dair bi atraksiyon olur en azından hesaabı :))Çok daha önemlisi yedikten sonra "üstüme iyilik sağlık" dedirten cinsten fikir beyan edip : "Ben yağda kızartılmış daha çok seviyorum " diyebildim ya pess banaa :D
Bugün de isteğim üzerine kızartılmışı var akşam menümüzde ...
Kayınvalidecik tatlı hatuncuk sağol varol şekerr :))
Burda ve burda da yemeye içmeye dair bi kaç şey çizittirmiştim hatırlarsanız !
Öpüldünüz,sevildiniz,iyi bakınızzz kahveseverlerrr !!

24 Aralık 2009 Perşembe

Çalışıyorumm !!


Tazekahvenin incik,boncuk,kurdela manyağı olmuş çalışma masası bugünlerde çok şaşkın :)
Zira artık sadece kitap,not kağıtları,kalem ve silgi bulunur oldu üzerinde.Tam olarak burda anlattığım hedef dolayısıyla ! Alışırsın zamanla canımcım :) İlim irfan hastası bu hatunun masası olmak kolay mı :D Yine de terapi zilleri çalmaya başlarsa, incik boncuk eski hakimiyetini kazanır arada sırada da olsa bu masada. Şimdilik Sokullu Mehmet Paşa yı anlatan ciddi kitaplar sürsün bakalım sefayı :))
Osmanlı dönemi ve sakızlı Rocco topi top yan yana, sadece sizler için fotolandı şekerler !
Sakızlı mısınız yoksa bakim siz dee :))
Öperrr öğrenci tazekahveeee !!

20 Aralık 2009 Pazar

Kankaların Nazilli Çıkarması !

Şekerler bakın şimdi Savaş Ay abimizin repliğiyle gireceğim konuya : Geçtiğimiz perşembe, tüm okurlarımın bildiği kankam Dilek hatunla bommba gibi,fişşek gibi,zıpkınnn gibi bi gün geçirdik Nazilli'de :)

Nazilli'ye gelenleriniz var mı dostlar? Denizli-Aydın karayolu üzerinde güzel bir yerleşim yeridir .Hani kasabamın insanlarının da alışveriş,eğlence v.s. konularda kendilerini attığı yegane merkezlerdendir...

Diloşumla en son, Denizli kaçamağında görüşmüştük.Bunun dışında msn sağolsun,hiç uzak sayılmayız birbirimize.Hergün mutlaka vakti birlikte yudumlarız camlı msn imkanı sayesinde :)) Son günlerde sıkıntılı vakit dilimlerini de birlikte yudumladıktan sonra "yook dedik, şımarma vaktinin tam zamanıdır !" Ve soluğu Nazilli'de aldık !

İlk durağımız sosyete pazarıydı :)

Bilenler bilir Nazilli'de perşembeleri bi sosyete pazarı kültürü vardır.Merkezi bir otoparkta kurulan bu pazarda her zaman özel el emeği ürünler yanısıra,ihraç fazlası giyim,kuşam,ayakkabı v.s. eşyaların da satıldığı görülür.Ürünler "sosyete"etiketine layık ancak fiyatlar gayet makuldür.Resimde görülen yüzde yüz el yapımı bileziklerin fiyatı sadece 5 Tl. Harika değil mi :)
Burada görülen el ise , bu güzel işçiliklerin arasında kendini kaybetmiş Tazekahve'nin eli :)) Satıcı abinin haşin bakışları olmasaa daha neleri takardım üst üste ...ehe ehee :D


Telkari tezgahını da es geçmedim, bi kare aldım. Bu işin tamamen insan emeği olması hem hüzün veriyor hem de mutlu ediyor beni.Daha çok değerini bilmeli ama değil mi dostlar ?

Utanıyorum bunu söylemeye ama sanırım 30 un üzerinde eşarbım var.Ama yine de renkli,ipekli kareler gördüm mü nerde olursam olayım bi park ediyorum önce oraya.Sonra da zaman duruyor benim için :))Elimdeki nasıl sizce ? Ben pek tutmadım dostlar :) Ama karıştırmaya devamm değil mi !! :)


Bu tezgah ta ilginç geldi bi kare almaya çabaladım sizler için.Çabaladım diyorum çünkü satıcının yardımcısı genç, biz fotoyu çekmeye çalışırken habire bizi makaraya aldı :)) Ben "Düzgün çek Dilek aldırma sen Onaa!" diye bağırırken Dilek gülme krizine girmiş dijinin düğmesine basmaya çalışıyordu zorla :D

Resimdeki duvar stickerları sadece 1 Tl. arkadaşlar.Kaliteli bi sonuç alınır mı bilmem ama güzel gözüküyorlardı naçizane fikrim :)


Eşarp konusu ne kadar doyumsuzluk veriyorsa bana,şal da aynen öyle. Yukarıda şal tezgahına dadanmış bi Tazekahve görüntülenmiş:) Fiyatlar yine sadece 5 Tl. Ama güzel değil mi gerçekten hatunlarr ?
Diloşumu çok gerdim o gün foto çekerken.Dur güzel çıkmadı,hadi bi daha çek,yandan çek,üstten çek ...Sabırlı kankam her müdahalemi alttan aldı, çemkirmedi bana :) Kuşumm Diloşumm ! Seni seviyorum annemm !

Sosyete ilk ve son durağımız değildi ama en eğlenceli kısmı paylaşmak istedim sizinle.Yorgunluk çökünce üzerimize kendimizi pazarın hemen kenarındaki bir mekana attık.Çook yorulmuştuk evet ama sohpet ve gülmek için yeterli enerjimiz vardı hala :))


Burda da dağıtmış bi Tazekahve görüntülenmiş. Diloşum ne kare yakalamışsın be :))


Gerçekten öyle ; hemcinslerim için hiçbirşeyin iyi bir kız arkadaşın yerini tutabileceğine inanmıyorum ben...


Ya şimdi ben Savaş Ay dan alıntı yapmayayım da ne yapayım :)) Bommba gibi,fişşek gibi,zıppkınn gibi bir gündü gerçekten.Tümm dertler,sıkıntılar,sorumluluklar addaaya gitti o gün :)

Evli ve sorumlu kadın kimliklerimizi giyinirken ayrılıyorduk.Sıkıca sarıldık ve "yine yapalım" a karar verdik.Siz de yapın şekerler inanın tek bir gün çook uzun zaman dilimlerini resetleyebiliyor.Yeter ki içinde "coşku" olsun ...
Tazekahve farketti ki coşku hep içinde ve bu yüzden yormuyor hayat Onu.Nazarlardan korusun Rabbim :)
Öperrr ve gider şımarık kahvee !!

18 Aralık 2009 Cuma

Elvancım Eyvallahh !

Evlidağ tepesinden gece kuşbakışı...


Sevgili Elvan mimlemiş beni ,ve hayatımdaki en önemli 5 yeri yazmam icap etmiş :)

Yazalım bakalım :

1) Denizli : İlk özgürlük günlerimi yaşadığım şehir...

2) Venedik : Hiç gitmedim hiç görmedim ama görmedikçe özlemimin arttığı tek şehir...

3) Evlidağ tepesi : Yakınlarımızda bir yer burası.Bi çok yerleşim yerini kuşbakışı görme imkanı sağlayan harika bir tepe...

4) Eskişehir: Bu şehrin de hatırası çok fazla bende :(

5)Karacasu : En sona yazdığım bu kasabada doğdum,Lise burda bitti ilk kankalar burda edinildi.Ama neden en sona yazıldı bilmem.


Ben de bu mimi hiiiç huysuz olmayan tatlı su balığım Esinciğime pas ediyorum...Cuvappp ver bakalım balıkçım !

Öpüldünüz şekerler ...

Görsel : Kaynak

15 Aralık 2009 Salı

Şeker yedimm :))


Bu iki sarı şeker yan yana ne lezzetli gözüküyorlar değil mi ! (Biri diğerinin elinde :) )

Fotoyu çektikten hemen sonra ikisini de yedimm bitirdimm, imha edildiler tarafımdannn !

Minik Nermin bi arkadaşımın anaokuluna giden güzel bebişi.Geçen gün gelmiş bana "baak benim sarı kazağım ne güzeeeel " deyip kışkırtıcı kışkırtıcı gülüşler atınca .Yokk dedim hemen yemeliyim bu sarı şekeri ben :)) Sonra yemek te kesmedi size gösterteyim istedim yediğim bu şekeriii :)

Afiyett bal şekerrr olsun banaaaa değil mi amaa !

Sizlere de sevgiler öpücükler benim bin bir renkteki şekerlerim :))

14 Aralık 2009 Pazartesi

Kahve Notları ...


Dün akşam sade kahvemi içerken ,sadece kendimi değil sizi de düşündüm...Okuduğum dergideki "Hayata Gülümseyin" başlıklı yazıda köşede verilen özet kısmı not aldım.Üşenmeden giricem alta sizin için.Ne demişler üşenenin oğlu kızı olmazmış değil mi ya...Bi oğlan bi kız bebiş ne harika bi hediye olurdu şu ara benim için.Onlarla birlikte Kpss ye hazırlanırdık.Neyse deli saçmasına bağladım ben :)
Bu arada resimdeki hatun hayata gülümsüyor tahmin edeceğiniz gibi .Ne tatlı değil mi.Kırmızı gözlüklerinde midir keramet,tedarik edesim geldi walla böyle gülümsetecekse :))

İşe küçük değişikliklerle başlayın ;

Düzenli uyuyun,
Haftada 2 gün spor yapın
Öğünleri atlamayın
Günde 2.5 litre su için

Tüm endişelerinizi bir kenara bırakın ;

Nelerden endişe duyduğunuzu bir kağıda yazın.Örneğin,işinizi kaybetmekten mi korkuyorsunuz? Yada bebeğinizin hastalanacağından mı ?
Tüm endişelerinizi yazılı bir kağıtta görürseniz,bunlar üzerinde düşünmeye fırsat bulabilir,endişelerinizden kurtulabilirsiniz.


Değişim tahtası yapın ;

Kendinize bir tahta edinin.Bu tahtaya hayatınızdaki değişikliklerde neler hissettiğinizi anlatan notları ve fotoları asın.Tahtanın ortasına da kocaman bir gülen surat etiketi yapıştırın.Bu etikete her baktığınızda kendinizi iyi hissedeceksiniz.

Öpüldünüz kahveseverlerr !

10 Aralık 2009 Perşembe

Krinkıldan çakma takı ve yegane hedefim !

Son günlerdeki sıkıntılarımın hedefsizlikle dolaylı bir bağlantısını yakaladığımdan beri planlarıma koyabileceğim bir "hedef" aramaya başladım.Bu hedef öyle bir şey olmalı ki, somut bir tarihi olmalı,günümün büyükçe bölümünü işgal edecek yoğunlukta olmalı ve sonunda mutlak başarı niceliksel olarak derecelendirilmeli...Ne olabilir derken 2010 Kpss geldi aklıma.Ve dün Kpss dersleri için akşam kursları başlatıldığını öğrenince çok sevindim.Hem akşam kurslarında hiç tanışmadığım müstakbel kankalarla sosyalleşirim hem de alan deslerinde destek alırım düşüncesiyle hemen başvurdum. Kpss 2010 hazır ol yiyeceğim senii ! Akşamları dükkanı kapatınca arabama atlayıp kursun yolunu tutacağım sonra belki eşimle Kahve Molası terapisi ve hayat hedefe kilitlenmiş olmanın keyfiyle sürüp gidecek inş. :))

Şimdiiii yeni projeler,yeni geridönüşümlerle devam edelim mi ciğerler,canlar?

Bu krinkıl parçalarını Denizli deki arkadaşım Dilek vermişti.Bunları bana verirken "Bilge, al bunları sen iki dakkada yapacak bişeyler bulursun eminim" demişti.Dilekçim o kadar kısa sürmedi bunlarla ilgili keşfim ama sonunda bişeylere benzetmeyi başardım galiba :))

Parçaları önce eşit kalınlıkta şeritler halinde kestim ve katlayıp iğneledim ...Daha sonra da renklere uyumlu bir iplikle rastgele diktim.Mudo,Koton v.b. giyim mağzalarında salaş takılara nasıl ayılır bayılırız.Elimize alıp incelediğimizde işçiliğinin hiç te özen gerektirmediğini görürüz ama genel duruşu harikadır.Elişlerimi yaparken aynı rahatlıkla çalışıyorum hep,fazla özenmeden ama genel duruşa özensizlik yansıtmayan bir kıvamla emek harcıyorum...



Benzer renkte pullar ve cam boncuklar ekledim ,yine bütüne homojen dağılmış ama milimetrik hesap kaygısı olmadan yapılan bir eklemeydi bu :)




Sol tarafa bir fiyonk eklemesem olmazdı.İlla Pretty Woman tarzı takıntısı işte.Bizim Seyhan gibi ben de fiyonk hastasıyım napiyim :)


Fotolar başarılı değil farkındayım ... Bu takıyla ilgili aldığım ilk tepki, hoş ama biraz daha bişeyler ekleyebilirdin oluyor.Haklı buluyorum onları ve araştırma halindeyim yeni objeler ekleme konusunda.Burda çok başarılı görüntüleyememiş olsam da sade bir kazakla yada badiyle kullandığımda sonuçtan çok memnun kaldım...
Dileeek ve diğer canım okurlarım, peki beğendiniz mi şekerler ?

Demin sosyalleşmek dedim ya, haftasonlarıma da şehir gezileri ekleyeceğim bundan böyle Allahın izniyle ,hayatımdaki canikoların yaşadığı şehirler bunlar... İzmir,Antalya ilk sıradakiler. Gezip,görüp,fethedip paylaşacağım sizlerle inş.Zira uçup,kaçıp,gezmek ister tazekahve bu aralar . "An itibariyle gitmek" krizine girmemek için belki de.Eşime de söyledim hani baksın çareme artık :))
Öpücük manyağı yapıp kaçar tazekahvee !
Hedef koyun, Bilge gibi boşluklara yuvarlanmayın der giderken :)

9 Aralık 2009 Çarşamba

Hayatımda olup bitenler demiştim ...

Çok kısa ve özet geçmek istiyorum.Kasım ayı başından bu yana eşimle bazı sorunlar yaşadık,öyle ki bu sorunlar nedeniyle son noktayı koymak durumuna dahi geldik.Bi ara, olası bu son noktanın ciddi manada mutluluk reçetem olduğuna dahi inandım.Bu süreç O'nu görmediğim 15 günlük zaman dilimince sürdü.Ta ki geçtiğimiz Pazartesi sabahı avukatın bürosunda O'nu görene kadar...Gözgöze geldiğimiz o anı anlattım aşağıda.Sorunlar,problemler,açmazlar ne olursa olsun.Benim derdim kimya ile sanırım.10 yıldır tüm farklılıklarımıza rağmen bizi bir arada tutan kimyada tüm esrar...

07.12.2009 Pazartesi sabahı avukatın bürosu önünde...

Sevgi, gözlerinde ete kemiğe büründü sanki o sabah …Bunca sene çektiğimiz sıkıntılar,anılarımız,kavgalarımız,büyüttüğümüz, emek verdiğimiz şeyler ete kemiğe büründü .Kalp ağrılarımız,uyuşmazlıklarımız,ümitsizliğimiz,hayallerimiz,Donkişot ça savaşlarımız …
Tüm bunlar canlandı, gözlerinden yüreğime aktı sanki…Elimi uzatsam bi kaç tanesini elime alıp evirip çevirmem mümkündü adeta,uzatamadım…Dokunmaktan korktum,ellerime bulaşmasından ve bir daha çıkaramamaktan.Sana bulaşmaktan ve bir daha sıyrılamamaktan korktum.Gözlerini ilk kaçıran oluşum bu yüzden…

Ne varki gözlerin bırakmadı peşimi.Nereye baksam muhatabım kaldılar gün boyu.Ayakkabımı giyerken bağcığında,kapıyı açarken kapı kolunda,yemek yerken tabağımda,bilgisayarımda ekranın tam ortasında, gözlerin ve onlardan akıp gelen ortak geçmişimizin satır araları …Hep karşımda oldu gün boyu…Anladım ki çok uzaklara gitsem de, çok büyük işler başarsam da hiç bırakmayacaklar peşimi.Yeni gözler bile sürme olsa gözlerime, onlarda bile seninkileri göreceğim ihtimali saplandı içime o an.

Anladım ki çıkışı yok bu sokağın,çıkıp gitme lüksü ise hiç yok …Yapamıyorum,bu ilişkinin sonu ancak ölüm olsa gerek.Duyguların ölümünü beklemek
boşa...

Ve dün gece barıştık yeniden...

4 Aralık 2009 Cuma

Sevgi yoğuşmasıı :))


Canım tatlişkom yeğenlerimin elleri bunlar. Bayramda, ne olduğunu anlamadan kuzu kuzu dediğimi yaptırıp bu pozu verdirttim onlara .Anneleri Gülşah hatun da bizi izledi mutfaktan :)Bu tabloya içimden sevgi yoğuşması demek geldi,yoğuşmalı kombi hesabıı :D Ne alakaysa :))
Buraaak, Ceyhunnn ! Sizi çok seviyorum halacıklarım :)) Geri kalan 6 yeğenimi de tabii.Günün birinde hepsini toplayaraktan bi atraksiyon yaparım belki :)
Sevgiler,öpücükler !

2 Aralık 2009 Çarşamba

Gecikmiş bayram tebriği...


Ha bugün gireyim ha yarın gireyim derken bi türlü bayram tebriği giremedim dostlar.Bayramın üçüncü günü gecesi ise zar zor bişeyler yazıp tam kaydete basacağım zaman sevgili abimin saldırısı sonucu kaydım silindi :) Kısmet bugüneymiş, bu deli hatunun gecikmiş bayram tebriğini kabul edin şekerler...
Hayatımda oldukça önemli değişiklikler var bilesiniz,zamanı gelince açıklarım; ama keyifler bomba kimse merak etmesin :)
Sevgiler herkesee ...

20 Kasım 2009 Cuma

An itibariyle gitmek...


Bazen olmadık zamanda aniden çekip gitmek geliyor mu içinizden ?

Mutfakta fasulyeleri yıkarken ,yada sabah kalkıp saatin alarmını kapatmışken,arabayla işe giderken,hiç susmayan alt kat komşunuz kapıda size bişeyler anlatırken ... Ne bileyim hergün yaptığınız gündelik işlerin herhangi birini yaparken. Herşeyi olduğu gibi bırakıp, geride kalanları düşünmeden, paltonuzu giyip, kapıdan çıkıp gitmek...

Nereye mi ? Şu dünyadan göçmeden önce görmeliyim dediğiniz herhangi bi yere... Benim Venedik'tir mesela...Evler arasında kanoyla gezicem bigün mutlaka inş.Sizin ki farklı olabilir ; Maldiv adaları,Avusturalya,Himalayalar :) Yada bu uzak diyarlardan birindeyseniz belki de tam tersi ; doğduğunuz o küçük anadolu kasabası veya doğuda bi sınır köyü...
Alıp başınızı çekip gidebileceğiniz neresi olursa sadece ayaklarınıza yetki vermek istediğiniz bi "an" dilimi yaşıyormusunuz arada.Ben sık sık yaşıyorum ...Çok mutsuz olduğumdan falan değil, sadece kalbe gelen bi anlık his o.Ani bir mekan değişimi isteği.Burda değil de orda olma isteği.Hayatın geri kalanını orda sonlandırmak ta var mı bu istekte ? Yok...olmayabilir,yeniden dönmek isteyebilirim buraya yada kalmak ta isteyebilirim sonsuza kadar ...Aslında o anki tek derdim saniye itibariyle mekan değişimi oluyor sadece ...

Yalnızmıyım bu hislerde ?Benim gibi hissedenleriniz var mı ?

17 Kasım 2009 Salı

Bebişmiyizz yahuuu !


Alttaki diyaloglarda virgül dahi değişiklik yoktur arkadaşlar...Ailemin yanına geldim geldim ama yeme konusunda başım dertte topuylaa...Ağırr bi ilgi baskısı altındayım :(( Elhamdülillah güzel dertler bunlar ama ben sabrım taşacak onları kıracağım diye çok korkuyorum.Dinleyin bakın ;


Annem : Kızım hadi şunu da ye de içim rahat etsin annem bak çok fenayım ...

Bilge : Anne sabah kahvaltı yaptım sıkı bi şekilde dur daha bi saat olmadı nereme yicem yaaa !

Annem: Ayy bak şurama bi ağrı girdi yapma etme kızım sen yersen içim rahatlayacak ne olur yiyiver ...

İç sesim : Ye şu mereti de kurtulll yaa,Allahım midem de çok fena kusacak gibiyim nasıl yicem ya ...Hep şurası ağrır zaten neresiyse orası geçemedi o ağrı ...

Bilge : Tamam anne ver yerim ben ...

Annem : Aaa ... Olmaz güzel kuşum gözümün önünde yiyeceksin içim rahat etmezzz !

İç sesim : Hay Allahım yaa ...Çattık !

Babam: Bilgecimm Bilgecimm (hafif sitemkar bi tonla) terliksiz dolaşma kızım bak ayacıklarından alırsın ne alırsan,ayaklar çok önemli babacım...Giy bakayım şu terlikleri ayağına görcem kızım hadi giy bakayım giy ... ( Terlikleri ayağıma sokuşturur.)

Bilge : Tamam baba.

İç sesim : Evin içinde rastgele dolaşmak ta yasak !

Annem : Dur bey ne yapıyosun sen, o terlikler yüksek topuklu biraz, burkulup ayağını incitir sonra . (Ayağımdaki terlikleri çekiştirip çıkarır bi yandan.)

Diğer tarafa gidiyorum, kayınvalidem ve kayınpederim çok farklı değiller ...

Kayınvalidem : Annecim şunu senin için ayırdık hepsini bitir kalmasın kızım.(Kayınpederim ağır abi olduğundan sofrada fısıldayarak konuşur kayınvalidem)

Bilge : Anne ben doydum artık .Mümkün değil...

Kayınvalidem : Hayır, ne ki senin yediğin daha bebişsin sen büyüyeceksin kızım benim :)

İçsesim: Yuhh 31 ine dayandık be...

Kayınpederim : Kızım az yiyosun sen az,gençken yenir kızım,kendinize iyi bakın bu yaşlarda (Pek gülmeden konuşur )

Bilge : Tamam yiyorum baba...

İçsesim: Yiyeyim anasını satayım yiyeyim kusayım da rahatlayın hepinizz !

Eşim : Anne! Bilge' ye koy yer O daha ( Bana pis pis sırıtarak söyler bunu )

Bilge: Hayır anne ya sen bakma Ona.

İçsesim : Var yaa dışarı çıkalım göstercem ben sana !

Durum vahim arkadaşlar bi gün değil iki gün değil hergünüm böyle...Şimdi ben sevdiklerimi kırmadan incitmeden tok olduğuma nasıl inandırıcam söyleyin bana !

Değişik öneriler olursa dikkate alacağım inanın şekerler ...


Sevgilerr tokkk tazekahvedennn !!

14 Kasım 2009 Cumartesi

Şehro ve ben :))

Gelin bakın kuşlarım gelin,benim yüksek yüksek gökdelenler arasında yaşayan bloggerlarım Aydın'ın dağlarının yamacına götüreceğim sizi; ben ve altın Şehronun gezintisine tanık edeceğim.Elimi tutun ve beni takip edin :)

Bugün öğleden önce eşim aradı ve "Hadi gel atı getirdim yayladayız,binmek istersen biraz vaktim var." dedi.Bir ay kadar önce aldığı attan bahsediyor bana sözü vardı bindirecekti beni .Arabaya nasıl atladım yaylaya nasıl vardım bilemezsiniz içim kıpır kıpır ama, yol bitmek bilmez :))Neyse sonunda vardım ve harika vakit geçirdim.Aslında adını Şehrazat koyduk ama ben altın Şehro diyeceğim ona.Çünkü güneşin altında tüyleri altın gibi parlıyor.Genelde hayvanlara dokunmaktan pek hoşlanmam ama canım kızımla çok anlaştık.Hiç korkmadım dokunurken :)

Güneşli bi cumartesi Şehro ve ben Karıncalı dağın eteklerindee ...



Bi de üstten çekeyim dedim sizler için :)

Sevgilerrr herkeseee ama sadece taze kahveden değill ,taze kahve ve Şehro dannn ::)))

11 Kasım 2009 Çarşamba

Parmaksız eldivenler...

Bir arkadaşım için sipariş üzerine ördüm bu eldivenleri.50 ilmekle başladım.Parmak ksımına doğru hafif daralttım .Arkadaşımın adı "t"ile başlıyor.Diğer elin üzerinde "A" olsun dedi.Hayatında muhterem bir "A" var herhalde:)) Nasıl güzel olmuşlar mı ?



Daha önce buna benzer yaptığım eldiven modellerini görmek isterseniz buraya ve buraya tık tık şekerler ...
Sevgiler herkesee...

8 Kasım 2009 Pazar

Kahve çekirdeğinden bir kaç siyah beyaz kare...

Evet taze kahve henüz çekirdek burdaa :)) Bu sabah buldum bu fotoları ve paylaşmak istedim.Diji ile çektiğimden hafif bulanıklık var ama idare edin şekerler :)
Burda sanırım 2 yaşında falanım.Bir komşu evinde çekildiğimizi söylüyor annem.Yanımdaki muhteremse abim.Tek başıma çekildiğim bi fotomu bulamadığım için Onun şahsını da ifşa etmek durumda kaldım.O döneme ait giyim tarzını kamuya açtığımdan ötürü bozulursa özür burdan :) Bu arada elimdeki minik sepeti hiç bırakmazmışım o yaşlarda ,öyle söylüyorlar :)
5-6 yaşlarına gelmiş bizim kahve çekirdeği...Gözler hırçın ve inat intibası veriyor mu size de?Zira çocukluğumun belirgin özellikleriymiş bunlar; abimin yalancısıyım :) Burda pek belli değil ama çenemde bir yara izi var orda ,foto çekilmeden bi kaç gün önce abimle boğuşurken yaralanmışım da ordan kalmış :DD Foto kışın çekildiği için o robocop çizmeleri giydirmiş annem,kendini bilmez çocuğa yapılır mı bu? Önden bağcıklı cici bici ayakkabılarıma ne oldu da giydirmedi bilmem.En azından foto çekilirken değil mi ama.Affetmiyorum bu yüzden anneyi :)) Bi başka detay;fotodaki giydiğim kazağın üzerindeki fil resmine dokununca düdük çalardı.Ahaaha çok severdim o filli kazağımı :D
Zamanlar geçti ; çekirdek olgunlaştı büyüdü kendini çevreleyen sıcak bir yoğunluk içine aromasını saldı...Özü atmosferde gezinir durur şimdilerde ...

Sevgiler tüm kahve severlere :))

5 Kasım 2009 Perşembe

Keşke bizde de işler böyle olsa ...



Mailime gelen bu not beni çok etkiledi arkadaşlar,bilenleriniz varsa hatırlayınız...Keşke ülkemizde de herşey bu kadar şeffaf olsa ...


Porsche firmasi, 1983 yilinda otomotiv sektöründe yanki uyandıracak teknik donanıma sahip bir otomobille pazara girer. Müsterilerinden gelen her türlü yorum ve fikirlere açık olan yönetim, aracın piyasaya sürülmesinden 2 ay sonra ilginç bir sikayet mektubuyla karsilasir.Müsterinin sikayeti sudur:

"Adim Danny Troatman. New Jersey'de yasiyorum. Esim ve cocuklarımla her aksam film seyretmeden önce sehir merkezinde bulunan markete dondurma almaya gidiyorum. Bir ay önce aldigim Porsche marka arabamla tabii ki... Fakat ne ilginctir, ne zaman çikolatali veya meyveli dondurma alıp arabama dönsem, araç çalısmıyor. Oysa vanilyali aldigim zaman aracim rahatlikla calısıyor. Bunu bir kac kere denedim ve herseferinde ayni sonucu aldim. Yardimlariniz icin simdiden tesekkürler"


Bu olay Türkiye'de olsa ne oldurdu? Muhtemelen mektubunuz ciddiye alınmayıp bir kenara fırlatılırdı. Ama hayir! Porsche firmasindaki yetkililer derhal adı gecen bölgeye bir mühendis gönderiyorlar ve sebebini ögreninceye kadar orada kalmasini söylüyorlar. Ertesi gün mühendis New Jersey'e variyor ve Bay Troatman'la hemen temasa geciyor.Aynı aksamdan baslamak üzere her aksam üstü mühendisimiz ve Bay Troatman dondurma almak üzere markete gidiyorlar. Gercekten de cikolatali ve meyveli dondurma alindigi zaman araba calismiyor,vanilyali alindigi zaman ise rahatlikla calisiyor. Mühendis ilk baslarda bu olaya saskinlikla bakiyor fakat bilimsellikten uzaklasmamaya gayret ediyor.Aradan yaklasık bir ay geciyor. Bay Troatman ile her gün markete giden mühendis, sonunda olayi cözüyor. Yeni model Porsche arabalarda kullanilan sogutma sistemi, arac durdurulduktan hemen sonra devreye giriyor ve motor belirli bir ısıya düsene kadar motoru kilitliyor.Markette en cok satilan dondurma ise vanilyalı. Bu yüzden vanilyalı dondurma tezgahı önünde sürekli sıra oluyor. Bay Troatman sıraya girip dondurmasını alana kadar gecen süre, motorun sogumasi icin yeterli oluyor. Fakat cikolatalı veya meyveli dondurma tezgahı önünde sıra olmadıgı icin dondurmayı hemen alıp aracına geri dönüyor. Motor ise kilitli oldugu için araç çalısmıyor.Mühendis, raporunu yönetime sunuyor. Piyasadaki araclar geri toplanıp,gerekli ayarlamalar yapılıyor ve müsterilere yeni haliyle teslim ediliyor.


Müsteri memnuniyetine bu denli önem veren kac firma var ki?
Tazekahve sevgiler yollar herkesee ...
Görsel : kaynak

3 Kasım 2009 Salı

Mıneral Care

Daha önce burdaki ankette cevaplamıştım , içerdekiyle daha çok meşgulüm ben.Güzellik, bakım olmalı tabi ama oldum olası ilgi duyamadım bu sektöre.Bu bakım setini de eşimin zoruyla almıştım bir kaç ay önce ama yeni kullanmaya başladım.Bayan arkadaşlarından tavsiye alarak araştırmış Mıneral Care de karar kılmış.Denizden çıkan minerallerden yapılıyomuş bu ürünler.Aman aman kesinlikle ahkam kesemem bilmiyorum çünkü eşimin yalancısıyım zira :))Uzun süredir aynanın önünde beklemedeydiler.Sonunda bunlardan bi geridönüşüm yapamazsın Bilge ,kullanarak tüketeceksin eli mahkum dedim ve kullanmaya başladım.Ne yalan söyleyeyim alıştım bir kaç gündür,geceleri yatarken özellikle bi kaç tanesini kullanmadan yatamıyorum :)


Bunlardan ilki göz bakım serumu.Çok sıvı bi yapısı var ve sürer sürmez emiliyor...Farkı hissediyorum göz altlarımda ,tavsiye ederim...
Diğeri temizleyici tonik...Duştan sonra kullandığım halde temizlediğim pamuk grimsi bi renk alıyor.İlk kullandığım zamanlarda baya şaşırıyordum,demek cildim toniksiz tam temizlenmiyormuş diye.Nasıl yani ya dedim ilk kullandığımda az önce yıkamıştım yüzümü yaa :DD Hey yavrum yeni mi öğrendin diyenlerinize teessüf etmeyeyim ,ilgisiziz demiştik dimi :DD
Bu da benim gözdelerimden biri oldu şekerler ,paylaşmadan edemedim ...Badem yağını kirpik diplerine sürünce kirpikleri gürleştirip güçlendirdiğini duymuştum.Kendimi bildim bileli kirpik kompleksim var :) Çok cılız buluyorum , güçlenmesini istiyorum çünkü :) Varsa böyle arkadaşlarım kulaklarına küpe olsun istedim...Her gece sürüyorum gözlerim bir miktar yansa bile :))

Bu kaydı girerken Murat Evgin' in yeni şarkısının videosu dönüyor tv de ,sözlerin bi kısmında şunlar geçiyor : "Hani sen oynamazdın ? Pek bi aristokrattın ..." Bi an duruyorum ,içimden bi ses sözleri çeviriyor :" Hani sen bakımlı olmazdın ,pek bi aristokrattın .":DD

Eee ...Ne oldum değil ne olacağım demek lazımmış :)) Kaçar tazekahve ,sevgiler şekerler !

1 Kasım 2009 Pazar

Bu filme "Evet" deyin dostlar !

Aslında bu pazar bir Robert De Nıro filmi izlemek istiyordum.Ortalıkta ağır abilerin dolaştığı türden bi dram falan...Ama aradığım gibi birşey bulamayınca kısmetimize Jım Carrey düştü :) İyiki de öyle oldu, yine beni hayal kırıklığına uğratmayan bir film daha izlemiş oldum.Filmin başında Carl (Jım Carrey) ın hayatı benimkine çok benziyor aslında:)"Hayır"larımın ne kadar fazla olduğunu anımsadım izlerken : Arkadaş davetlerine hayır,aile büyüklerinin toplantılarına kökten hayır,ziyaret tekliflerine hayır :) ...bla bla bla ....uzar gider liste ...
Hikayemizin kahramanı Carl da kendini "hayır"cevabına teslim etmiş bir asosyaldir ilk başta.Derken günün birinde kendini "evet hareketi" denebilecek bir oluşumun içinde bulur.Bu hareketin felsefesi ; daha fazla şeye evet diyerek fırsatların hayatımıza girmesine olanak vermektir. Carl, hayatında ilk kez böylesine bir sivil harekete "evet"diyerek hayatını 90 derece tersine döndürür.Geri kalanı izleyin derim dostlar daha fazla bilgi filmin tadını kaçırabilir :)

Bu filmi izlemeden önce,sabah işe giderken eşimin annesinden bi düğün yemeğine katılma teklifi almıştım.Düğün davetlerini hiç sevmem ,sebep mi? Bilemiyorum,bazı insanların üzerime yapışan bakışları ,selam bekleyen sürpriz karşılaşmalar,dayanılmaz sulu gözlü gelin yakınlarının isterik ağlayışları ... Tüm bunları sempatik bulan okuyucalarıma hatırlatırım: asosyal olduğumu yazmıştım ilk başta :)Neyse konuya dönersek filmden sonra eşimin annesini arayıp davete evet dedim.Sonuçtan çok pişman olmadığımı söylemeliyim ; biraz süzülmeye ve gözyaşına aldırmadan haftalardır ilk defa farklı bir ortamda olmanın keyfine odaklandım.Ardından bir karar aldım :Tazekahve daha çok şeye "evet" demeye gayret edecek bundan böyle :))

Not: Filmin sonunda Jım Carrey ve kız arkadaşının bindiği üzeri tekerleklerle dolu kıyafetin üretilmesini ve satışa sunulmasını çok isterdim,satın alıp hız yapmaya "evet !" derdim çünkü :DD

Fikir verdim mi şekerler ? Bence verdim :))

Sevgiler herkesee ve makul olan tüm tekliflere "eveeet !!" :))

29 Ekim 2009 Perşembe

Bir dileğim var ...


Cumhuriyetin 86.yıldönümünü kutladığımız bugünde bir dileğim var :

Cumhuriyet anlayışının tüm milletimize eşit haklar getirmiş olduğu bir ülke istiyorum.İlerlemenin, yol almanın fiziksel kalıplara takılıp sorun aramaktan ziyade saygıyla çalışıp kazanmak olduğu bilincini sahiplenmiş,tüm inanç ve özgürlükleri renk kabul etmiş,tarihini bilen aynı doğrultuda geleceğine sahip çıkan gençliğin yeşerdiği filizlendiği bir cumhuriyet anlayışı istiyorum .Tüm kalbimle...

28 Ekim 2009 Çarşamba

Orman gibi bir ağaç ...

Mailime gelen bir haberdi bu...Hindistan da yetişen bir ağaçmış;Banyan ağacı...Bir orman görünümünde olsa da aslında tek bir ağaç resimde görülen.Yere sarkan dallardan tekrar köklenip ağaca bağlanıyormuş .
Bu özelliği ve uzun ömürlülüğünden dolayı ağaç ölümsüz kabul edilmiş,

Hindistan mitleri ve efsanelerinin ayrılmaz bir parçası olmuş.Bugün bile banyan ağacı köy hayatında önemli bir yere sahip olup ve gölgesinde köy toplantıları yapılıyormuş.Korumalı bölgede tutulan banyan ağacının 320 tane kalın en az 3.000 tane ince gövdesi bulunuyor. 7.000 kişinin sığabileceği büyük bir orman oluşturan ağacın gövdesinden sızan süt gibi
beyaz bir sıvıdan düşük nitelikli kauçuk elde ediliyor.
Çok eneterasan geldi bana,resimler altta şekerler...