30 Temmuz 2012 Pazartesi

Slumdog millionaire

Bugünlerde hayatımı bir kaç kelime ifade edebilir diye düşünüyorum. Nedir onlar ?
Kitap, oruç, sinema ve de su :) Su konusunda genişce bir ortak tabanımız var değil mi dostlar ? Gerçekten yaz aylarına denk gelen Ramazan günleriyle birlikte ne kadar da büyük bir vazgeçilmez olduğunu yeniden hatırlıyoruz H2O mucizesinin. Geçtiğimiz günlerde okuduğum bir makale tamamen yanıcı olan Hidrojen ve Oksijen moleküllerinin bizler için hayat kurtarıcı bir serinleticiyi meydana getirmesine dikkat çekiyordu ki gerçekten çok ilginç. Neyse lafı çok uzattığımı farkettiğim şu iftar saati sonrası H2O keyfimi icra ederken herkes gibi sizlere geçtiğimiz günlerde izlediğim filmleri anlatacağım.Tabi ki yine keyifle ;)

Cesaret konusunda çok pis gaz veren bir macera aksiyon filmiydi bu.Açlık oyunları. Herkes beğeniyle izlediğini yazıp çizmişti , gerçekten ben de çok beğendim. İzlemeyen varsa hala hararetle öneririm , hemen izlesin , hiç vakit kaybetmesin ! :)
Katniss olmak,ne kadar zor ama ne kadar da muhteşem hissettirirdi kimbilir ...



Hikaye gerçek hayattan alıntı diye aklımda kalmış. O heyecanla izledim sonuna kadar. Filmin adı, Milyoner . Temasına hakim olan sadakate, azime ve özgüvene hayran ola ola izledim.Sonunda öğrendimki yokmuş böyle bir hikaye :) Ama film yine de muhteşem , öykü ve kurgulama çok hoş. İzlemeyenler alsın listesine bunu da :)
Bu filmin afişini ilk gördüğümde hemen "geçiniz" dedim. Vakit kaybı olduğu o kadar belliydi ki , kaybedemem vaktimi diye geçirdim içimden. Sonra afişte Çağan Irmak ismini gördüm ve de tabi ki anında çark ettim :) Ne var ki bir kaç hoş detay dışında ilk intibamı boşa çıkarmayan bir iş olduğunu anladım film sonunda. Ahtapot sahnesi dışında Çağan'a hayranlığımın perçinlendiği bir an olmadı film boyunca. Neyse zaten yeterince hayranlık söz konusu Çağan için şu yaşta , fazlası göz çıkarırdı belki de :) Çok tavsiye edemeyeceğim bu filmi dostlar o kadarını söyleyeyim ...

Dediğim gibi günler sinema kitap ramazan vesair etiketlere dolanmış vaziyette akıp gidiyor ve her şey rutininde benim cephede. Peki ya sizde ?

Sevgiler herkese :)

26 Temmuz 2012 Perşembe

Şemsi Tebrizi- Melahat Kıyak Ürkmez


Arkadaşımın hediye ettiği bu kitabı ilk aldığımda güzel bir roman bekliyordum ama değilmiş meğer. Daha doğrusu roman değilmiş . Kitap, araştırmacı yazarın belge ve dökümanlara dayanarak ortaya koyduğu Şemsi Tebrizi 'nin hayatından ibaret. Evet beklediğim lezzeti alamadım ama enteresan şeyler öğrendim bu kitapla birlikte.İlk sayfaları okurken attığım twit şudur hatta :
"Sağ beynin ilgi duymasıyla okumaya başlanan kitabın sol beyin argümanlarıyla yazıldığını farketmek ve yine de devam etmek.esaslı işkence.."
Ama öğrendiğim bilgiler ilerleyen sayfaları benim için işkence olmaktan çıkardı diyebilirim kesinlikle.
Yine fazla lafı uzatmadan beni en çok etkileyen bölümlerden birini verip kaçayım diyorum ben :)

"Şeyh dedi ki : Halife semayı yasak etti.Bu yasak dervişin içinde bir düğüm oldu.Hastalandı , Onu çok uzman bir hekime götürdüler.Nabzını tuttu,ondaki hastalığın sebeplerini araştırdı.Okuduğu ve bildiği hastalıklardan hiç birine benzemiyordu.Onda hiç bir şey göremedi.Derviş öldü.Doktor Onun mezarını açtı göğsünü yardı , içindeki sert düğümü dışarı çıkardı.Tıpkı akik taşı gibi olmuştu.Doktor bu akiki yoksul bir zamanında satmıştı.Elden ele dolaştıktan sonra halifeye kadar dayandı.Halife bunu yüzük taşı yaptırdı . Birgün bir sema aleminde aşağı bakarken elbisesinin kan içinde kaldığını gördü.Kendini yokladı hiç bir tarafında bir yara izi göremedi.Elini yüzüğüne götürdü yüzüğün kaşı eriyip akmıştı.Bunu satanları aradılar birer birer. Hekime kadar dayandı, hekim hikayeyi anlattı.
Bir yerde sızmış kanlar görürsen,
Bil ki benim gözümden damlamıştır."

Güzel kitap dostlarım , satır arası kalmış Mevlana - Şems aşkına dair notlar ilginizi çekerse mutlaka okuyun :)Bu kitabı bana hediye eden arkadaşıma çok teşekkür ediyorum tekrardan. Melekimsi bi varlıktır hani kendisi :)

Sevgiler herkese ...


20 Temmuz 2012 Cuma

Ramazan geldi...

Tek soruluk kişilik testi !

Şu alttaki fotoya bakıp : " Hooovvv , heyy ,aaa ! Böyle bi yatağım olaydı be ! " diyor musun ?
Eğer diyorsan içindeki çocuk ölmemiş canımcım, sende hala ümit var ;) Ha bi de kaşif ruhlusun diye de çıkarsama yapsak yanılmayız kanımca :) Biz kim miyiz ? Bi' avuç kahveci bilim insanı olarak bil sen bizi :P

Nette rastladım bu resme , nasıl ama ? Işıklandırmasından tutun da balıklı bilmemneli duvar stickerına kadar tüm detayıyla uygulayacağım dekorasyon planımdır kendisi şu saatten itibaren ;)

Ve ramazan geldi , özlemiştik hasretle bekliyorduk onu değil mi :)
Bu kahve bi' tuhaf gerçekten ;manevi ritüelleri bazen satır satır döker anlatır bıkmadan sıkılmadan , bazen de ufak bir kelamla karşılayıverir on bir aylık sultanını...
Sultan...
sen ümmetin ayısın , benim ayımsın ya, sana yakışanı yap.

Rahmet yüklü zerrelerle güçlenmiş vakitlerini ruhuma zerket inceden, hani ben hiç farketmeden...
Seninle ilgili söyleyebilecek o kadar çok şeyim var ki , bilirsin sen...Hep bla bla bla nidalarımı :)
Gömleğimin sol üst cebinden o kadar çok kelime çıkartabilirim ki aklın hayalin durur hani.
Ama yapmayacağım.
Bu yıl seni başka türlü yaşamak istiyorum ; susarak ve sindirerek ...

Eğer ağzım kapanırsa, açılabilir gözlerim çünkü...




Bol istifadeli ramazan günleri sizinle olsun dostlar ;)

9 Temmuz 2012 Pazartesi

Bir kaç şey...




Bir iki bişey söyleyip gideceğim...

  • Neden çok az meyve tükettiğim ile ilgili soruların cevaplarını bulmak için bir takım yaptığım bilimsel araştırmalar sonucunda meyve soyarken ıslanan ellerimin beni gerdiğini ve bilinçaltımın bu gerilimi önleme amacıyla meyveyi kökten reddettiği bilgisine ulaştım. Bu nedenle alttaki meyve tabağı gibi ( az önce hazırladım canlarım afiyetle tüketiyorum şu an)tabaklar hazırlayıp ellerimi yıkayarak temiz bir şekilde meyve tüketmeyi alışkanlık haline getirmeyi planlıyorum bundan böyle.


  • Bankalara her hangi bir iş nedeniyle girdiğimde insanları tek tek süzerek hep düşünüyorum ; acaba buraya gerçekten bir finansal iş nedeniyle mi geldi yoksa dışardaki yakıcı yaz güneşinden alevlenen vücudunu bankanın şefkatli kliması altına atmak mı istedi ? Elimde değil, aklıma geliyor :)

  • "Ünlü oyuncu Morgan Freeman ' ın yaşlandıkça belirginleşen yanağındaki benleri pütürlü et benleri mi yoksa derisinin içine gömülü birer siyah noktacıktan mı ibaret ?"sorusunu beynimden çıkarıp atacağım zamanı merak ediyorum bir de.Her filminde içimi kemiren yegane sorudur hani.Biri artık bu konuyu aydınlatsın lütfen !:)



  • Kendisine göre kadınlığın önemli koşullarından farzettiği reçel yapımı olayına haddinden fazla değer biçen rahmetli annem cennet bahçesinde gezip dolanırken geçen gün yaptığım çilek reçelini görme fırsatı bulabilmiş midir peki ? O'na sevgiler fatihalar benden...
  • Efendim KPSS dir YGS dir vesairedir...bunun gibi hayati sınavlarda süre bitimine son 2 dakika kala eksikleri gözden geçirmek yerine oturup diğer sıralarda deli gibi soru çözen önündeki kağıda lehimlenmiş bakışlarıyla evrenden kopmuş insanları incelemeyi alışkanlık haline getirme konusunda yalnız mıyım acaba ?
  • İnsanların ruh yaşlarının biyolojik yaşlarıyla olan uçurumsal farkı ne zaman İsviçreli bilim adamları tarafından ele alınıp incelenmeye başlayacak ? Ve bu farkındalık, o kadar meşrulaşacak ki kimliklerin sol üst köşesinde ufak bir hane bu ruh yaşının yazılması için açılacak. Her sene bilimsel labratuvarlarda yapılan psikolojik testler sonucu yeni ruh yaşı tespit edilip kimliklerin ruh yaşı hanesine yazılacak. Bunlar ne zaman yapılacak ? Hanımefendi yaptığımız testler sonucu, son 5 yıldır 17 yaşına çakılıp kaldınız bizden söylemesi :P
  • Ve zırvalayıp duruyorum Allamm...Acaba bu bloğu kapatmalı mıyım ? Böylece deli saçması paylaşımlarımın ulaştığı çember global ölçülerden daha bir cüzi alana daralırdı, aile , eş dost filan gibi...
Söyleyeceklerim bu kadar dostlar , seviyorum hepinizi en nihayetinde.
Evet tanımıyorum , evet içinizde; sapıklar , dost canlıları, üstün kabiliyete sahip sanatçılar, haylaz ergenler vesair kimseler olabilir hiç farketmez, seviyorum he-pi-ni-zi ... Aynı yaratıcı yaratmış ne de olsa :)
Ve Zeki söylesin de ne söylerse söylesin diyen bir cancağızıma gönderiyorum bu şarkıyı :)
Mutlu haftalar :)

5 Temmuz 2012 Perşembe

Bit Palas


Bu kitap çok değişik bir kurguyla tanıştırdı beni. Vardır belki örnekleri de ben ilk defa bu kadar dağınık tasvirlerle örülü bir hikayeye tanık oldum.Önceleri sıkıcı geldiyse de sonuna doğru hoşuma gitti evet. Aslında bi' kere de önceleri sarmayan bir kitabın sonuna doğru da can sıkıcı bir halde bitmesini istiyorum hayatımda :) Sanki yazarlar beni hep bu açıdan alt ediyormuş gibi ve de kitap sonunda karşıma geçip pis pis sırıtıyormuş gibi..."Bak başlarken burun kıvırmıştın ama sonuna doğru nasıl da elinden düşürmedin yazdıklarımı " diyorlarmış gibi sanki bana. Neyse günün birinde bu ayarda bir kitap yazdığımda daha iyi hissedip hepsiyle ödeşmiş sayacağım belki de kendimi :)
Ve Bit Palas ' a girersek eğer , namı diğer Bonbon Palas olur kendisi esasen, değişik insan profilleriyle harmanlanan yaşam tasvirlerinin yapıldığı bir romandır bu.Sonundaki sürprize kadar hepsinin en az kapı komşunuz kadar gerçek olduğuna inanıyorsunuz sıkı sıkı.Ta ki tüm anlatılanların dikey bir yalan sapması olduğunu öğrenene kadar kitap sonunda.Böceklerin dünyasıyla yapılan özdeşleştirmeler de ilgi çekici bu arada.
Neyse çok fazla da detay vermek istemiyorum.Zaten pek fazla verebildiğime de inanmıyorum şu an. Eminim kimse bir şey anlamadı. Okuyanlar dışında :) Ama yazar da bunu ister muhtemelen değil mi tadımlık lokmalarla fikir sahibi etmek kafidir blog okuyucusunu. Elif ,bence buna memnun olurdu evet ;) Okumayanlara tavsiyem 10 üzerinden 8 dir efendim. Bit Palas sakinleriyle tanışın mutlaka bi' ara ;)


Peki bu şarkıyı hatırlayan var mı ? Mona Lisa' yı şekilden şekile sokan bu klibi ?
Şarkıyı evet ama klibi hayır diyenlerdenim ben :)






Kapanış olarak da çok ciddi bir edayla söylemek istiyorum ki : " Ama üzülme yine süzülme çünkü sen bitanesin ! " :))

Sevgiler dostlar...