30 Aralık 2008 Salı

Pembiş eldivenler...

Modaya uyup bu parmaksız eldivenlerden yapmak istedim ben de geçenlerde.İlk zamanlar fazla havai gibi geldiyse de şimdi severek kullanıyorum.50 ilmekle başladım ben ama bileğin kalınlığına göre başlama sayısı değişir.Pembe çarpıların altında 6 ilmek ters örerek şerit oluşturdum.En son uç kısımda parmakları kavraması için daraltmam gerekiyordu.Bitişine 7-8 ilmek kala yanlardan keserek ilerledim.Lastik örerek başladığım eldivenimi yine lastik örerek bitirmem sempatik bi görüntü verdi.Uç kısmına el işlerimin vazgeçilmez simgesi fiyonk işledim yeşil kurdelayla.Ortasına da pembe minik ponponlar yapıp dikerek tamamladım.Pembe çarpıları tamamen ayakkabı bağcığı bağlama mantığıyla işledim.

Hemen belirteyim resimdeki eller benim değil.Çook utangaç bir arkadaşımın elleri.Zorla poz vermeye razı ettiğim bu arkadaşımdan zorla alabildiğim poz bu oldu.Daha feminen bir duruşu anımsatan bu eldivenlerin içinde utangaç bir ruhun sessiz uzanışlarını ifade ediyor bu eller...
En kısa zamanda yapmanız dileğiyle arkadaşlar...




28 Aralık 2008 Pazar

Bardak altlığımm...

Yeni eve taşındığımızda koyu kahve eskitme renkli mobilyalarımızı eve girdiğimizde içimiz açılsın diye kemik rengine yakın bir kreme boyatmıştım.Bunun dışında da baya değişim geçirdi mobilyalar.Ev bambaşka bir görünüm aldı.Onlarla ilgili fotoğrafları daha sonra çekip paylaşacağım inş.Ortadaki sehpamızı da diğerleriyle birlikte kreme boyatmıştım.Sehpada açık renk,tozu kamufle etmesi sebebiyle avantajlı olsa da çay,meşrubat v.s. gibi içeceklerin en ufak lekelerini bile rozet gibi teşhir etmesi sebebiyle de dezavantajlı...Bu nedenle bir bardak altlığı yapmak şart olmuştu bana.

Bu bardak altlığını 2008 e ait UPS kargonun takvimini bozarak elde ettim.Takvimin tüm sayfalarını üst üste getirdim, kavanoz kapağını da kalıp olarak kullanıp bir sürü yuvarlak şablon elde ettim. Derbi yapıştırıcıyla birbirine yapıştırıp aynı renk bir elişi kağıdıyla kenarlarını kapladım.Öncelerden kalma bir tarafı yapışkanlı çiçek desenli muşambayı en sonki tabakasına yapıştırdım.Ortalarına desen verip kestim,artan parçayı da arkalarına yapıştırdım.En sonki kalan takvim parçasıyla da bardak altlıklarının kutusunu yaptım.Kenarlarına sağlam kalması için elime geçen bir yün parçasıyla fiyonklar attım .Değiştiririm niyetiyle bağlamıştım gri renk yün ipi ama sonradan gözümü çok rahatsız etmediğini görünce değiştirmekten vazgeçtim.Siz bir kurdela da kullanabilirsiniz.İşte böyle şekerler...








26 Aralık 2008 Cuma

Geri geldimm...

Bazen anlatmak ister karşında oturan arkadaşın.Dinlemek isteyip istemediğini düşünmeden sıralamaya başlar dertlerini, hüzünlerini yada sevinçlerini.Ne ''hayır hayır'' diyen vücut dilin susturur onu nede sık sık kestigin göz kontağın.Aynı anlamı ifade eden cümleleri,öğelerinin yerlerini değiştirerek yada birkaç saçma nesne ekleyerek defalarca tekrar eder.Saçmaladığının farkındadır aslında çoğu zaman,ne var ki '' kafanı şişirdim değil mi '' den daha somut bir düzelme gayretinde olmaz.Hızını almıştır,susmaz susturulamaz.
Seninde vicdanın el vermez (en azından benim öyle)susturmaya;herşeyin sahte olduğu bu dünyada ben gerçek olayım,elle tutulur,gözle görünür bir dost kalayım dersin.Karşımdaki durmadan coşan bir dereyse bugün; varsın olsun,bende uçsuz bucaksız bir okyanus olayım varsın aksın içime dersin (en azından ben öyle yaparım).
Ben de kendi çapımda bir dere olup akayım demiştim bloger okyanusuna.Ama anladım ki devamlı coşan çakıl taşlı bir dere değilim,gel gitlerim var.Coştuğum zamanlarım var,durulduğum zamanlarım...rutinlerle taşırmak istemedim okyanusumu.Bu ayrılığın sebebi buydu... Yeni cicilerimle tekrar burdayım...