31 Ağustos 2012 Cuma

Karmakarışık...

Evet klasiklerden olmak üzere olan bir kitabı yeni okudum evet ... Bunun serisi var onu da biliyorum hatta. Ben Tebrizli 'sini okudum da Mevlana'lısı Kimya'lısı vesair envai çeşidi mevcut. Onları okumadım henüz, ama sıradalar... Kakaolusu vanilyalısı misali hepsi tam olsun Sinan Yağmur beyefendinin yazdıkları kültür hanemizde...
Aslına bakarsanız bu akşam bu bloğa bir el atmam gerekiyordu ve de bir ay önce bitirdiğim kitabı anlatayım niyetiyle bastım kumanda paneline. Heyhat..İnsan psikolojisi durduğu yerde durmuyor.Bir şeycikler anlatasım gelmiyor şu an. Repliğini unutmuş tiyatro sanatçısı gibi kalakaldım burda şimdi :) Yine konuşur gibi yazıyorum onun da farkındayım. Ve içinizdeki "ne zaman toparlayacak bu kahve ?" diye soranlara selam çakıp "en kısa zamanda inşaallah" diyebiliyorum sadece...
Okuduğum kitapta anlatılan Tebrizli üslubuyla özdeş bir post oldu bu aslında blog dünyasına göre . O açıdan oldukça estetik bir tavır diyebiliriz benimkine. Neyse tüm seriyi okuduktan sonra daha üsturuplu bir değerlendirme ile bu açığı kapatırım inşaallah dostlar.
Ve işe başladığımdan heberiniz var mı ? Yok tabi...
Bu karmakarışık satırları açıklar hatta tölare eder bu haber :)

Neticede ben seviyorum sizi ve daha neşe dolu 23 nisanımsı postlarla buluşmak üzere diyorum.

Sevgiler dostlar...


24 Ağustos 2012 Cuma

Gül Tatlısı mevzusu...


Senee 99 filan sanırım.
Kardelen Eğitim gönüllüleri derneğinde kendi ismiyle özdeşleşmiş tatlının yapımına başlanırken mutfaktan sesleniliyor :
-Bilge , hadi gel bak bu çok kolay , sen bile yapabilirsin , ehehee...
Hoş değil tabi.
Sineye çekip oralı olmuyorum ama bir başkasına tarif verilirken çaktırmadan tarifi kaydediyorum.
Seneler sonra bir bayram arefesi denemek kısmet oluyor , sonuç : on numara.
Tatlıyı arefede değil de bir kaç gün sonrası için hazırlamayı özellikle tercih etmeyip bayramın kahramanı olmayı reddedişim altında da ince bir nüans var tabi ama kim biliyor ki?
Artık siz ...
Neyse , bu tarif çok pratik ve tüm çabaların sonunda elde edilen ürün mükemmel bi' lezzet onu diyeyim ben.

5 bardak una 1 bardak kaynar su 2 bardak sıvı yağ 1 paket kabartma tozu ve 1 paket vanilyayı katıp karıştırın. Gül şekli vermeye uğraşmayın bırakın o da benim farkım olarak kalsın :P
İçine ceviz ya da badem koyabilirsiniz lezzeti perçinlemek adına.
Şerbet 3 bardak su ve 3 bardak şekerle hazırlanıp soğumaya bırakılacak. Tatlı sıcakken şerbet ılıkken hemhal olacaklar ki önemlidir !



Bu nahoş hatıra , bu özensiz tarif ve konuya tamamen abzürt bir teğet çizen bu şarkı...

Neyseki yine iliklerime kadar kendimim...

Sevgiler dostlar ;)

12 Ağustos 2012 Pazar

İskender


Bir çırpıda okudum her insan evladı gibi ben de :)
Çok sıcak ve çok bizden bir hikaye...Evet içinde bir adet cinayet bir adet de katil var ama o İskender ' e aşık filan olmamak imkansız gibi :P
Hatta kurbanını öldürme hamlesini yaptığı o anı okurken bile... Neyse sanırım şu sıralar Alaska'da zaten O, kendi haline bırakıyorum muhteremi ;)

Okuyunuz dostlar mutlaka !

Şu sıralar müzik yelpazemde bi Yalınlık ki sormayın gitsin :) Varsa yoksa Yalın'ın son şarkıları ...





"Kapıyorsun ya gözlerini , dudakların..."


Sevgiler dostlar :)


6 Ağustos 2012 Pazartesi

Saçma ...

Benimle olan tüm iletişim olanaklarını kestiğim kişi için yayınlıyorum bu postu...

O kendini biliyor değil mi, evet biliyor...

Bloğumu böyle bir amaç için kullanmak istemezdim esasen ama dediğim gibi tüm iletişim kanallarını yok ettiğim için bu mesajı O'na bloğumdan iletmek dışında bir seçeneğim kalmadı malesef.Takip ettiğini biliyorum çünkü.

Mesajım şu ki :

Pazar günü yaptığın hareket sana çok çılgınca ve hoş gelmiş olabilir.Benim de hoşuma gideceğini filan mı düşündün ? Gitmedi... Evet hiç hoşuma gitmedi ve bilakis beni üzdü. Sakın bir daha tekrar ettirme ! Biraz hatırım kalmışsa eğer...

Devrik olmayan, kurallı sıralı cümlelerle beyan ettim sanıyorum derdimi. Gerisini sendeki anlama potansiyeline bıraktım.

Bu post yoruma kapalıdır dostlar...

1 Ağustos 2012 Çarşamba

Kasma :)

İster istemez bu blog olayını seviyorsun...

Hani keyifsiz bir öğleden sonrasında tatsız tatsız yapılacak işleri planlarken. İlk iki saat içinde asla onlarla ilgilenmeye başlamayacağını bile bile hem de.

Ve de doğum yapan afet gibi bir arkadaşınızın ne kadar çökerip de ev kızı müzeyyen durumuna geldiğini görünce.Ne yani ilerde ben de böyle mii ? gibilerden için kabarmaya başlayınca...

Olası bir sürü faydalı eylem dururken tweet galaksisinde heba ettiğin dakikalarla üzgün üzgün vedalaşırken hatta canın acıya acıya...

Uzaklardan mucize ama muhteşem haberler beklerken ve de hiç beklemiyormuş gibi yapmaya çalışırken ...

Susamışken,hani sahurun son demlerinde patlama durumuna gelmiş olmana rağmen bir bardak bir bardak daha içmeliydiim diye hayıflanıyorsan hala.

Gitmeliyim diye düşünüp dururken, ama gidecek yerin yokken...

İşte böylesine bir öğleden sonrada bir kaç blog okuyup benzer şeylerle karşılaşınca insan fıtratı rahatlayıp sakinliyor azcık :) İster istemez seviyorsun blogcu olmayı ...

Sonra da kasma diyorsun ;)