Bir Ağustos pazarından da merhaba blogcanlar !
Siz de bugün güne güzel güzel düşüncelerle uyandınız mı ?
Büyük servis tabağınıza evinizde ne kadar değişik renkli güzel yiyecek varsa doldurup pazar kahvaltınızı hazırladınız mı ? Dergilerinizi bir elinize çayınızı diğerine alıp şöyle ayaklarınızı bir uzattınız mı ? Yaptınız mı ettiniz mi ? :)
Ben işte tam da bu halde yazıyorum bu yayını ve çok teşekkür ediyorum Rabbime her şey için :)
İnşaallah huzurlu ve keyifli bir pazar geçiyordur diyelim cümleten de öyle olsun :)
Bugün izlediğim bir kaç film geldi yine aklıma ve sizlerle paylaşmak istedim onları.
Bakalım neler var...
"Sylvia" Amerikalı kadın yazar olan Sylvia Plath'ın biyografisini anlatan bir film. Çoğu gibi O'nun da yazdıkları öldükten sonra kıymetlenmiş.Sylvia Plath'ın intiharla noktalanan trajik yaşam öyküsünü duyduktan sonra bu filmi izlemeye karar verdiğimi hatırlıyorum. Şöyle başlıyor bu film, Sylvia'nın şu sözleriyle :
"Bazen rüyamda bir ağaç görüyorum. Benim hayat ağacım. Bir dalı evlenmem gereken adam ve yaprakları çocuklarım. Diğer bir dal ise yazar olarak geleceğim.Ve her bir yaprak ayrı bir problem.Diğer bir dal da parlak bir akademik kariyer.Fakat bana bunlardan birini seçmem söyleniyor. Ve yapraklar kahverengiye dönüşmeye başlıyor ve dökülmeye...Ta ki ağaç tamamen çıplak kalana dek..."
Film sıkıcı bir hayatın işlendiği monoton yapıda. Ama edebiyat güzel, ama Sylvia'nın satırlarını yakalamak güzel, bunlar adına izlenebilir yine de... Keşke sonunda intihar etmemiş olsa...
Bu filmi ikinci izleyişim. İlkini izlediğimde sanıyorum henüz daha ergenlik çağlarımdaydım ve filmin esas kadınını hem eleştirip hem de O'nunla benim aramda anlamsız bir yakınlık bulduğumu anımsıyorum. Filmi şu yaşımda yeniden izlediğimde anlayabiliyorum ki bu kadın sinema dünyasındaki yansımamdan başka bir şey değil. Beni yönlendiren Kuzey rüzgarlarının keşfine çıkmalıyım belkide.Aidiyet duygumu habire sabote eden hain rüzgarlar... Neyse bu subjektif anlatım için özür dilerim arkadaşlar :) Film, hiç bir yere ait olamayan bir kadının küçük bir kasabada açtığı Çikolata dükkanını ve bu süreçte kasaba sakinleriyle arasında gelişen ilginç olayları anlatır. Severek izleyeceğinizi tahmnin ettiğim nostaljik bir film, şu ana kadar izlememiş olan kaldıysa tabi.Bu filmde Johnny Depp bile tam bir ergen düşünün artık :)
Filmler böyle, herkeslere selamlar sevgiler diyerek gidiyorum şimdi ben, görüşmek üzere :)
ilk ikiyi es geçiyorum bakalım çikolata ya :))) çalışırken bir de sinema keyfi yapayım :)
YanıtlaSilAblacım pişman olmayacaksın :) Keyifli vakitler :)
SilRab Ne Bana Di Jodi sıradan hint aşk filmlerinden biraz farklıca ama yine de çok değişik olamamamış bir film. Açıkçası sırf içindeki sana secde edeceğim tarzı laflardan bil soğudum filmden Eğer Hintlilerin düşselliğini sevip de o klasik aşkları boğuyorsa "I am Kalam" a bakmanı tavsiye ederim konu oldukça farklı ve yine hayaller dünyasından fırlama :)
YanıtlaSilİçimi okumuş gibisin aslında, Hint filmleriyle ilgili tam da yazdığın gibi bir beklenti içindeyim son dönemde. O sebepten " I am Kalam" kayda alındı. :) Çok teşekkürler :)
Sil