20 Ekim 2012 Cumartesi

İnşaAllah...

Saçlarını özenle arkaya attı , tek eliyle yakasını düzeltti. Konuşmasına devam etti:

-Bilgecim... Acınacak hale gelmemek için acımayacaksın. Ben bunu bilir bunu söylerim her zaman.

Benimse kafamda bin tane düşünce :

*Bu sahiden doğru olabilir mi ? Ben çok acırım insanlara ki , yani acınacak hale mi geleceğim şimdi ben ? Tövbee...

*Akşama ne yapsam yemek ? Buzluktaki mantıyı çıkartayım be ! Babam sever onu bak...

*Dershaneler kapatılacak mı sahiden acaba ?

*Akşam ki kızları bi şekilde ekmeliyim ama yalan söylemeden halletmeliyim bunu.Ayşe ablayı bize çağırayım , böylece misafirim var derim yalan da söylememiş olurum !

*Mesaj hakkım ne kadar da azaldı yahu  :/

vesair düşünceler beynimin prompterinden akıp giderken karşımdaki şahsın hala anlatmaya devam ettiğini farkediyorum :

-Ya canım...Sen de öğreneceksin bunları zamanla merak etme...Dediğim gibi, acımak yok bak...

Bir kaç saniyelik sesszilik...

Derken kapıdan iyi giyimli bir bayan girer. Ödeme yapmak istediğini söyler :

-8. sınıf öğrencilerinden  Fatma..... 'nın bu ayki taksidini yatıracaktım.

-Tabi buyrun. Ablası mısınız ?

-Yok...öğretmeniyim.

Bir ay önce okul müdürü tarafından yapılan açıklama aklıma gelir sonra : "Fatma'nın tüm dersane masraflarını okul öğretmenleri olarak biz ödeyeceğiz."

Ödeme sonunda acımak/acımamak mevzusunda dem vuran arkadaşımla buluşur gözlerimiz. Gözlerini ilk kaçıran O olur tabi.

Ardından başka bir cümle ılık ılık eser kafamın içinde,o bir hadis...  "Merhamet etmeyene, merhamet edilmez."

Bunu bilip bunu söylemeli,bunu  düstur etmeli diye geçer içimden sonra...

İnşaAllah...

12 Ekim 2012 Cuma

Arifler yolunun edebleri...


Merhabalar dostlar !

İşe başladığımdan haberdar etmiştim sizi değil mi ? Gece yatağa yattığımda " Bugün gününü nasıl geçirdin Bilge ?" diye kendime sorduğumda "Bugünü bomba gibi geçirdin kızım ! " diye cevapladığım bir işe başladım. İş arkadaşlarım , patronum ve iş ortamım her şey on numara gerçekten. Belki de kısa soluklu olacağını hepimiz hissettiğimiz için olacak ,çalışmak dışında kalan vakitlerimizde  günün ve olup bitenin matrak yanlarına odaklanmış durumdayız tüm iş arkadaşlarıyla birlikte :) İstemeye istemeye razı olduğum bu busınes yaşam formu(!) meğer uzun süredir beklediğim bir şeymiş ! :) Ama tabiki asıl  hayallerim hedeflerim bambaşka... Konuyla ilgili olan merci gereğini düşünür yapar herhalde en kısa zamanda ;) Diğer yandan gönüllü yaptığım çalışmalara da asla sırtımı dönmek istemediğimden akşamlarımı çoğu zaman bu işler için kullanır oldum.İlk başta yorucu gibi gelse de ben alıştım ve çok kanıksadım bu durumu. Sevenler ve sevilenler...Bu iki güzel şeyin tamlamasıyla dolup taşınca hayat şikayete pek vakit kalmıyor inşaallah. Eksikler her daim olacak tabi , o eksikler hayatın tam kendisi aslında ...Sonuç olarak günler güzel geçiyor dostlar elhamd... :) 

Ve okumaya devam ... Bu kitabı okuyanlarınız vardır. O insanlarla çok ortak paydalarımız da vardır hani ;) Hepsine selam ediyor ve dualarında unutmasınlar diyorum. 
Kitaptan çok çok ilgimi çekmiş olan bir bölümü sizler için ekliyorum :

"Mesela münafıklık,nefsin kötü sıfatlarından biridir.Vücuttaki su unsurunun özelliği ile irtibatlıdır. Suda bulunduğu kabın şeklini ve rengini alma özelliği vardır.Bu sıfat insana yansır ve ikiyüzlülük meydana gelir.Ancak bu sıfat,mürşidi kamilin terbiye,himmet ve tasarrufu ile alçak gönüllü olmaya dönüşür.Kalpten nifak ve yalancılık gider, yerini samimiyet ve mertliğe bırakır.
Ateş unsurundan kaynaklanan zulüm ve hiddet sıfatı İslam ın emir ve hükümleri karşısında gayrete ince davranmaya ve rahmani taraftarlığa dönüşür.
Havadan ileri gelen kibir ve üstünlük taslama sıfatı izzet vakar ve heybete dönüşür.
Toprak unsurundan kaynaklanan tembellik , uyuşukluk gibi durumlar sabır efendilik sıfatına dönüşür.
Letaifleri hakiki sıfatına döndürmek gevşemeyi gidermek için onların zikir nurları ile aydınlanması ,temizlenmesi ve beslenmesi gerekir."

Dostlar herkese çook çok sevgiler :)





1 Ekim 2012 Pazartesi

Vi ar dı şampiyıns may firend !

"Kaybetmekten mi korkuyorsun; kaybet.
 Düşmekten mi korkuyorsun: düş.
 Yaralanmaktan mı korkuyorsun : yaralan...
 Sonra iyileş.
 Yeniden kalk.
 Yeniden başla.
 Yeniden sev.
 Yeniden aşık ol.
 Bir daha mı düştün ?
 Bir daha kalk.
 Er yada geç,beklediğin gelecek.
 Er yada geç aradığın seni bulacak.
 Ama sen bir kez yıldın mı,korktun mu,
 Maskeni yüzüne geçirip kalkanlarını kuşandın mı , o zaman bitecek.
 Beklediğin her ne ise asla gelmeyecek!"

Bu ukalaca şeyleri her kim yazmışsa yüreğine sağlık ! ;)

Peki ne ola ki bu postun şarkısı ?

İşte bu !  ;)