28 Nisan 2014 Pazartesi

2 yakışıklıyla ben...


Otobüsün camından akıp gitmekte gece...

Yan koltuğumda oturuyor, annesinin kucağında...Kıvır kıvır saçları var,yok böyle bir şey,tam olarak  bir içim su...

Göz kırpmalarıma dayanamıyor ve sonunda kucaktan hopladığı gibi yanımda alıyor soluğu.

Tanışıyoruz, adı Muhammed Eymen'miş.

Kutsal soruyu soruyorum sonra :

-Büyüyünce ne olmak istiyorsun sen Muhammed Eymen ?

Yüz yıl öncesinden ezberlemiş gibi cevaplıyor:

-Tabi ki itfaiyeci , dondurmacı ve astronot.(Biraz kafası karışık...)

Yanağından bir öpücük alırken gülüşüyoruz.

Sonra çarprazımızdaki koltukta oturmuş sohbetimizi kıskanç gözlerle dikizleyen diğer yakışıklı söze karışıyor :

-Ben polis memuru Muhammed Enes. 14 !

Oo merhaba diyorum kendisine.Yeni yüzlere açığız ki Muhammed Eymen ve ben onu da alıyoruz aramıza. Bembeyaz tenine gömülü iki iri siyah göz...Allah'ım bi afet bu da !

-Peki ama 14 de neydi ? diye soruyorum.

Ekip numarası tabiki diye cevaplıyor annesi.

Bir öpücük de ondan alıyorum tabi hemencecik.Müthiş bi üçlü oluyoruz. Gecikmeden hayali oyunlarımızı kurup otobüsün penceresinden akan geceyi şenlendiriyoruz.




Evet Bilge eve döndü dostlar ! :) 

4 yorum:

  1. :))
    Hemen kuruvermişsiniz muhabbeti, gençler ne kadar da şanslı :)
    sahi, nasıl geçti yolculuğunuz ve ziyaretiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Elhamdülillah çok güzeldi :) Eve dönüş de öyle hızlı oldu ki hiç gitmemiş gibi oluverdik bile :)) Gençler de şanslıydı tabi ama ben de şanslıydım doğrusu :)

      Sil

Sen de yaz bişeyler...