25 Aralık 2013 Çarşamba

Kahve Hikayelerim #1

Size daha önce de söyledim , 
artık ciddi kahve hikayeleri yazmaya başlıyorum... 
Olgun ve kamil ruhumla sizleri alıp kahve kokulu diyarlarda gezdirip dolaştırıcam. Yeterince sessiz olup gözlerinizi dört açarsanız  bu "yolculuk" sizi fazlasıyla değiştirebilir . Kahve hikayeleri postlarında çok ciddi ve otoriter bir insanım, kimse benimle laubali olmaya kalkmasın...( Diğer postlarda bol bol  haşarılık yapabiliriz ama,yapmalıyızz ! :) )

Özetle , siz kahveyi sadece içiyorsunuz değil mi ? Bakın ben onda neler buluyorum  neler  ... 

İlki altta,okuyunuz efemm  :)

-Son zamanlarda boşluyor musun sen beni ? diye sordu yaşlı kadın…
Taze kahvenin  büyülü kokusu tüm odayı kaplamıştı. Gözlerini fincanının üstündeki köpük tablosunda bir desen aramaya koyuvermiş Serap, usulca kafasını kaldırıp beyaz tülbentli dostuna baktı. Kafasının içi en az sabah bırakıp çıktığı odası kadar dağınıktı. Annesinin “her yer her yerde” diye ifade ettiği türden bir dağınıklık vardı zihninin tam ortasında…

-Dersler işte haminne… diye cevapladı kahvesinden bir yudum alırken Serap. Ufak yaşlarından beri “haminne” derdi kahve dostuna. Halbuki O’nu tanıdığında genç bir kadındı Hasine hanım ama , kendisi de O’na böyle hitap etmesini istemişti.Yalnız yaşıyordu haminne , sevgili eşini emeklilik yıllarında kaybetmişti.  Annesinin Serap’ı  yoğun işleri esnasında giriş katında oturan haminnesine emanet edip gitmesiyle başlayan birliktelik saatleri, büyüdükçe yerini gönüllü buluşmalara ve kahve muhabbetlerine bırakmıştı. İkisinin de en sevdiği şeylerden biriydi bol köpüklü  orta şekerli taze kahvehttp://www.e-gurme.com/kahve/taze-harman-kahveler/. Yanına da mutlaka fıstıklı lokumlardan koyardı haminne. Serap’ın hayalleri , hedefleri , gün içinde yaşadıkları , Haminne’nin hatıraları , yol yordam gösteren cinsten tavsiyeleri ve her ikisini de güldürüp neşelendiren ortak latifeleriyle kahve faslı bu ikili için geleneksel bir  tören halini alırdı her seferinde.

Yalnız son günlerde Serap gerçekten arayı açar olmuştu. Liseye geçtiği için yeni okulu evinden daha da uzağa düşüyordu ve erken saatlerde bindiği servisten akşamın karanlığında yorgun argın iniyordu. Haminnesine merdivenlerde çöp koyarken filan rastlamışsa  yorgun kollarını coşkusuz ama huzur dolu bir sevinçle O’nun boynuna doluyor  , başını göğsüne yaslayıp “özlüyorum ama ben seni…” diyerek nazlanıyordu. Haminnesi de O’nunla kapı aralığında da olsa hasret gidermenin mutluluğunu yaşıyordu birkaç dakikalığına.
Yaklaşık iki haftalık bir aradan sonra hafta sonu tatilinin bir saatini ısrarla haminnesine ayırmak istemişti Serap. Kafasının içini kurcalayıp duran şeyi  O’nunla da konuşup kendini rahatlatmalıydı bir an önce. Okuldaki en yakın arkadaşı Merve’yle araları bozuktu iki haftadır. Koridorda görünce birbirlerini görmemiş gibi davranıyorlar, kantinde biri oturuyorsa diğer oturmaktan vazgeçiyor,ortak arkadaşlarını dahi itinayla bölüşüp diğeri ile görüşenle muhabbeti kesiyorlardı.

Haminne O’na hafta içinde ilk defa denediği kurabiyeleri  çini işlemeli zarif bir tabağa koyup mutfaktan içeri geldiğinde Serap kahvesinin üzerinde duran köpüğün ortasındaki boşluğu  şekillendirmeye dalmıştı. Haminnesinin odaya girdiğini fark etmesine rağmen konuşmuyor dalgın dalgın fincanına bakıyordu. Neye benziyordu bu ? Bir balık , bir at arabası , bir karnıbahar …. ?
Birden başını kaldırıp , “Haminne biz Merve’yle konuşmuyoruz” deyiverdi sonra. Haminne , Merve’yi Serap’ın en yakın arkadaşı olarak yakından tanıyordu. Serap’la bir büyümüş gibilerdi , okulları , gezileri , ev ziyaretleriyle bir dolu hatırayı Serap’ın ağzından dinleyerek pek görmediği halde  Merve’yi de Serap kadar sevmişti zamanla.
-Barışırsınız kızım. Dedi gülümseyerek.
-Yok dedi Serap.
Barışamayız artık , beni çok kırdı , O’nun yüzünü dahi görmeye tahammül edemiyorum. Zaten kızların çoğu da benim tarafımda. En silik tipler O’na kaldı , anlasın bakalım biraz bensiz kalmak nasılmış . diye devam etti hışımla.
-Kabul şartlarınız nedir sizin kızım? Diye sordu Haminne.
-Ne kabul şartı ? dedi şaşkınlıkla Serap.
-Baksana işverenmişsiniz  gibi arkadaşlarını bünyenize alıp almamaktan  bahsediyorsun. Mutlaka işe kabul şartlarınız da vardır herhalde ? diye sordu gülümseyerek .
Serap , gülmeden söylendi :
-Sen de benimle dalga geçme lütfen haminne.

Yaşlı kadın bir süre sessiz kaldı. Kızı gibi yetiştirdiği tazecik çiçeğine bakarken ağır ağır ve  sabırla konuşmasına başladı :
-Dostluk , her şeyin sürekli yolunda gittiği , dertsiz tasasız bir birliktelikten ziyade  zorlukların ve sıkıntıların atlatılıp , tatlı mesuliyetin yerine getirildiği oranda kıymetlenen bir değerdir  kızım. Yıkmak kolay ama inşa etmek zordur . Kaldı ki bugün sana çok önemli gibi gelen meseleler ilerde fındık kabuğunu doldurmaz halde görünebilir. Ancak kaybettiğin dostluğundan geriye sadece hayal kırıklığı kalır.Sen Mevlana ne demiş ona bak: Toprak gibi mütevazi ol , tüm pislikler bağrına yığılsa da sen güzellikler ver etrafına.  Merve ile aranızda her ne geçti bilemiyorum ama O’nunla yaşadığın onca hatıra ve serüvenin önüne geçecek bir  yıkım olmasa gerek.

-Anlamıyorsun haminne. Diye böldü Serap. ..Benim okulda aday olduğum öğrenci temsilciliği görevine O da aday olmuş. Hem de ne kadar istediğimi bildiği halde. Önümüzdeki Cuma seçimler yapılacak. O zamana kadar adaylığını çekip benden özür dilemezse O’nunla bir daha asla konuşmayacağım haminne asla ! diyerek yüzünü pencereye döndü Serap.
Kızı gibi yetiştirdiği çiçeğine  biraz hüzün ve biraz da merhametle baktı yaşlı kadın. Elinden geldiğince güzel şeyler aşılamaya çalıştığı kahve muhabbeti seanslarının  işe yarayıp yaramadığını düşündü biraz kırgın…
Önündeki kahve fincanını alırken Serap’ın çenesinden tutup yüzünü kendine döndürdü ve sevgiyle öptü yanağından.

Kapıdan uğurlanırken bir şey isteyip istemediğini sordu Serap Haminnesine. “Cuma ziyaretlerini aksatma başka şey istemem” dedi yaşlı kadın. Tamam dedi gülümseyerek Serap. “Biliyorsun ki seninle cumalaşmadığımda hafta sonum pek iyi geçmiyor hatuncum “ diye ekledi  haminnesinin yanağına öpücüğünü  kondururken. Merdivenleri çıkarken içi biraz daha rahatlamış gibiydi Serap’ın. Ama içindekileri  anlatmış olmanın verdiği geçici bir rahatlamaydı bu , devamı gelecek bir dizi gibi açık kapı kalmıştı ardından gelecek olan sıkıntısına...
Günlerden cumaydı… Okul servisinde içi içine sığmıyordu Serap’ın. Ne maceralı bir gün olmuştu. Tek bir günün içinde ne çok şey yaşamıştı. Otobüsün penceresinde akıp giden caddeyi ,insan selini , elektrik direklerini , bulutları , ağaçları ve kuşları gözüyle tarayıp geçerken zihninde de  günün öne çıkan başlıkları akıp gidiyordu. Seçim heyecanı , öğretmenler odası , son konuşmalar , Merve’yle koridorda karşılaşması ve sonrasındaki  o şaşkınlık verici gelişmeler… Hala inanamıyordu Serap, o gün içerisinde yaşadığı tüm şeylere hala inanamıyordu…Sonra haminnesini düşünmeye başladı , O’na her şeyi tek tek anlatmalıydı. Eve çıkmadan uğrayıp hem cumalaşmalı hem de günün özetini heyecanla paylaşmalıydı O’nunla…

Apartmanın önüne geldiğinde normalden fazla  olan park edilmiş araç sayısı dikkatini çekti. Merdivenleri çıkarken birinci kattaki ayakkabı fazlalığı ve Hasine hanım’ın  açık olan kapısı şaşkınlığını daha da arttırdı. Düşünmek bile istemediği şey başına gelmiş olabilir miydi ? Kapının önünde dona kalmış halde beklerken içerden genç bir abla çıkıp “Sen Serap’sın değil mi?” diye sordu. Serap bembeyaz kesilmiş yüzünde belli belirsiz bir selam ifadesiyle “evet” diyebildi. “Seni anlatırdı “ diye devam etti genç kadın.
-Ben Hasine hanım’ın kızıyım. Kalbi vardı belki biliyorsun. Annemi bu sabah erken bir vakitte  kaybettik.
Genç kız, elindeki kitapları taşıyamadı ve hepsi birden yere döküldü. Avazı çıktığı kadar bağırmak , ağlamak , tüm hırçınlığıyla isyan etmek , çok hızla koşup olabildiğince ordan ve o  acıdan uzaklaşmak gibi bir sürü duyguyu ardı ardına hissetti ruhunda. Sonra haminnesinin beyaz tülbetine eş huzur dolu ılık sesi geldi kulaklarına . Sabır telkin eden sesine , pişirdiği taze kahvelerin büyülü kokusu refakat etti sonra, nerden geldiyse…

O gece penceresinin kenarına oturunca yıldızlara daldı gözleri. Bu kez orta şekerli Türk kahvesini kendi  kendine yapmıştı Serap. Tadı Hasine hanım’ın pişirdiği kahvelerden daha farklıydı ama alışmalıydı buna artık …
-Biliyor musun haminne diye mırıldandı… Bugün Merve’yle seçim öncesi koridorda karşılaştık. O’nunla bir iki saniyeliğine göz göze gelince içimde yaralar açıldı sanki. Tüm çocukluğumuz , tüm anılarımız hepsi toplanıp aklıma hücum etti.Söylediklerin aklıma geldi sonra,toprak gibi olabilir misin şimdi Serap dedim kendime.  Olabilir misin ? …   O benim ardıma dönüp gideceğimi sanırken , yanına yaklaşıp ellerini tuttum.  “Merve,  başkanlık umrumda değil  , ben seni çok özledim “ dedim O’na. Merve de beni özlüyormuş meğer biliyor musun haminne ?! Bana  seçimden çekileceğini söyledi, razı olmadım. Zorla beni ikna etti ve seçimler sonunda öğrenci başkanı ben seçildim. Ben Merve’nin ellerini tutup özür dilerken hem O’ndan hem başkanlıktan, her şeyden vazgeçmiştim, tıpkı bir avuç toprak gibi hissiz ve cansız hale gelmiştim haminne.Ama şimdi hem başkan seçildim hem Merve de yanımda. Bunları bugün okuldan eve geldiğimde senin yüzünü öpücüklere boğarken anlatmayı ne çok isterdim haminne , hem de ne çok…

Son bir yudum aldığı kahvesini masaya usulca bırakırken göz yaşları yanaklarından süzülüyordu genç kızın.Ancak elinde tuttuğu  Hasine hanım’ın bir fotoğrafı gülümsüyordu Serap’a.
Çiçeğinin etrafa güzel kokular yaydığını fark etmişcesine huzurlu bir gülümsemeydi hem de  bu…



 Diğer kahve hikayesinde görüşmek üzere dostlar :) 

8 yorum:

  1. Harika bir hikayeymiş arkadaşım devam etmen dileğiyle takip edeceğim sevgiler...

    YanıtlaSil
  2. Nasıl geliyor bunlar senin aklınaa ? Akıl alır gibi değil. Çok profesyonel yazdığını herkesten duyuyorsun bir de ben yazayım . Bayılıyorum yazdıklarını okumaya. Çok güzel yerlere geleceğine eminim Bilge. Sevgiler...

    YanıtlaSil
  3. Çok teşekkürler herkese :) Kahve hikayeleri sizlerden gelen geri bildirimlerle daha da heyecanla yazılmaya devam ediyor :)

    YanıtlaSil
  4. Kahve kadar lezetliydi,dumanı gibi işledi yüreğime . Kocamannn öpücük Bilge'me.

    YanıtlaSil
  5. Hikayelerin roman olsa da taze kahve yudumlarken okuyabilsek bunları :))

    YanıtlaSil
  6. Zehracım , çok teşekkürler :) Planlarımız dahilindedir hani.. :)

    YanıtlaSil

Sen de yaz bişeyler...