2 Ağustos 2011 Salı

Ramazanda hayal ediyorum...

Bi kaç hafta önce yazmıştım bu yazıyı.Hoşgörü ayı Ramazan ın ilk günlerinde yayınlamak hoş olur diye düşündüm.Aziz bloğum aksaklıklarla dolu bu akşam ama inş. kaliteli bi post editlerim :)) Seviyorum sizi canlarr ,mübarek ramazanlar ve sağlam oruçlar :))

İnsanları anlamak...çok zor gerçekten...mühendislik eğitimi benzeri bi uğraş ister bugünlerde.Kendim de dahilim bu tabloya hemen eklemeli tabi.Bi çok insanın beni anlamadığının anlasa da yanlış anladığının farkına varıyorum sık sık gün içinde.Şansım varsa eşzamanlı bi kurtarışla kurtarıyorum durumu ancak çok zaman sonra olmadık bi yerde anlatmak istediğimin bi milyar ışık yılı uzağındaki bişeyin idrak edildiğini gördüğüm zamanlar da olmuyor değil.Çoğu zaman bırakayım da öylece kalsın diyorum.İkinci bi şans verip te anlatmaya kalkarsam doğru olanı, bu hem ilk defada anlayan dostlarıma haksızlık olur hem de diğer yanlış anlamaların zeminini genişletir gibi geliyor.


Aslında ben bu toplumda kaybedilen ortak bişeye çok üzülüyorum şahit oldukça ; Nezaketi,hoşgörüyü kaybetmişiz ki hem ne kayıp ...Hepimizin dilinde bi birlik beraberlik türküsü ama halinde tavrında tam tersi sırt sırta dönüşler ,sınır çizişler,öteleyişler...Önyargısız yaklaşım karşılaştığım en seyrek şeylerden biri oldu son zamanlarda.İthal edilesi hani :) savunmadan saldırıya hazır dimağlar insanı yeni ilişkilere girme noktasında yıldırıyor çoğu zaman.Tanıştığımız insanlara önce düşman olmadığımızı, dostane tavrımızı ispata mecbur kalmışız. Daha sonrasında, alınan gard indirilebilirse devam edebiliyor dostluk arkadaşlık...Bazen bakışlar,bazen giyim kuşam ,bazen mikroskobik denebilecek bi detay bile hindiler gibi kabarıp karşı tarafı dışlamamıza yaftalamamıza neden olabiliyor.

Özel kurslardan birinde eğitim almaya başlayışımın ilk günü sıcak bi yaz günüydü hiç unutmuyorum.Takvaya gönül vermişim o günlerde ...baştan aşağı pardesü içinde büyükçe bi başörtüyle kursun lokalinde oturuyorum, ilk ders saatini bekliyorum.Lokale askılı bi tişört giymiş kısacık şortlu saçı kırmızıya boyalı -bariz kırmızı yani - kulaklarında da renk renk tüylerin takılı olduğu genç bi bayan arkadaşımız geldi.(Konservatuarda piyano bölümünde okuduğunu sonradan öğreniyorum)O da karşı masama gelip oturdu.Ufak bi göz kontağımız oldu mu ? Hatırlamıyorum bile , ama O, o an bana bakıp benimle ilgili kafasında hasıl olan görüşleri çok iyi hatırlıyor :) Neyse ders başlıyor günler günleri kovalıyor.Sizlere şurda anlattığım "girdiği ortamlarda kısa sürede sivrilme" özelliğimden dolayı sınıfın yegane maskotu oluyorum ilk iki hafta içinde.Elimde değil oluyorum işte,zaten hiç engel olamadım ki kendime :/ Giyim kuşam hak getire bana JKursa kayıt olurken kıyafetime bakıp okuma yazma bildiğimden emin olamayan kurs yetkilileri ,öğretmenleri bu sessiz görünen bayanın altından çıkan afilli şeye şaşırıp kalıyorlar ,ders saatlerini v.s.konuları öğrenciler adına benimle istişare etmeye başlıyorlar falan :) Aslında yeni arkadaşlıklardan ziyade, kaliteli bi eğitim amacıyla başladığım kurstan kabarık bi kanka listesine sahip olarak ayrılıyorum.Konunun özü şudur ki ; bu hayran kitlesinin en başında kursun ilk günü lokalde burun buruna oturup hiç konuşmadığımız kırmızı saçlı arkadaşımız bulunuyor.O gün benimle ilgili şunları düşündüğünü üzülerek ifade ediyor sonradan : " Böyle örümcek kafalıların geldiği bi kurumda benim ne işim olabilir ki ?" Sonraki günlerde yanımda oturmak için fırsat kolladığını ifade eden bu arkadaşımızla gerçekten çok hoş vakitler geçiyoruz paylaşımlarımız oluyor uzun bi süre görüşüp halimizi hatırımızı soruyoruz.Beni tanıdığına çok memnun olduğunu dile getiriyor her fırsatta ...Onun söyledikleri bu anlamda duyduğum ilk itiraf olmadığı için yani alışık olduğum için tebessüm edip geçiyorum ,kızmak aklıma bile gelmiyor…
Söylemek istediğim bu yaşanabilmiş en basit bi hoşluk.Tüm önyargıların yıkıldığı, hoşgörünün hakim olduğu ,herkesin birbirini yargılama ve hüküm vermeden önce anlamaya çalıştığı sevmeye çalıştığı bi insanlık alıp yürüse mesela ...Bu yaşanılası hoşluklar , keyiften tutun da insanlığın faydalanmasına zemin sağlayacak muhteşem şeylere kadar uzanan ne geniş bi yelpazeyi sunar hizmetimize...Gözlerimi kapatıp gerçekten böyle bi dünyayı hayal etmek istiyorum bazen...İşçi Ahmetin patronuna karşı önyargısız ve iyi niyetle hizmet vermesini ,patron Mehmet in Ahmet ten fazlasıyla memnun olması nedeniyle kazancının önemli miktarını işçisiyle paylaşmasını ;Ayşe teyzenin ,enerjisi ve gençliği nedeniyle kıpır kıpır olan torunu Aslıyı anlamasını diyalog sağlamasını ,Aslı nın da bu ilgiye karşılık saygı ve vefa ile cevap vermesini,kürt olan Baranın en az Türk olan Salih kadar özgür olduğu bu ülkede itibarca da birbirlerine aynı muamelede davranışlarını vede kardeşlik içinde yaşayışlarını , saçlarını uzatmayı tercih edip küpe takan Kaan ın cumalarını kaçırmayan arkadaşı Enes i yobazlık yaftasından uzak bi kefeye koyup anlamaya çalışmasını ,Enes in de Kaan a aynı empatiyle yaklaşmasını film,kitap v.b. önerilerini paylaşmalarını ve daha binlerce kaosun içine yuvarlanmış ,önyargı tuzağına kurban gitmiş sorunsalın çözüme kavuştuğu bi dünyayı hayal etmek istiyorum ...Hoşuma gidiyor :)
Ahmet mutlu emeğinin karşılığını fazlasıyla alıyor,Mehmet vicdanı rahat uyuyabiliyor ticareti seviyor,Ayşe nine saygı görmekten mutlu yaşlı olmasına rağmen kendini önemli hissediyor,Aslı ninesini kaybedince Onun için elinden geleni yaptığı için kendini iyi hissedecek,Baran ve Salih kültürlerinin zenginliklerini paylaşıyor farklı oluşlarıyla değer kazandıklarına inanıyorlar,Kaan Enes ten aldığı son kitaptan çok memnun yeni bi bakış açısıyla tanışmanın heyecanında ,Enes Kaan ın verdiği filmleri ilgiyle izliyor ve yeni arkadaşının kendine kattıkları için aklına geldikçe tebessüm ediyor…Bakın,herkes mutlu ,herkes huzurlu…Düşünmek bile hoşuma gidiyor …
Hoşgörü dedik de geldik değil mi buralara...Hani diyorum ki sözümüzden özümüze dökülse artık şu güzel şeyler.Sözümüzde sakız yapmayı bıraksak boş yere.Hal dilimize bürünsek önyargısızlığı...
Okuyorsun ya şu satırları sen sevgili okuyucum,etrafına bak ve yargısızca kurabildiğin ilişkilerin sayısına gözat şimdi.Ne kadar az olduğunu sen de farkedeceksin …
Yazıyı devasa boyutlara uzatıp hoşgörünü de suistimal etmek istemem senin,özellikle yargısız tanımadan diyalog kurduğum için sen blog arkadaşımın… :)

Sevgiler sana :))




7 yorum:

  1. senelerce aydınları!,bilirkişileri! tvlerde gazetelerde beynini yıkadılar milletin irtica diye,başörtünün altında yatan fikire karşıyız diye.hep biz düşman değiliz diye kanıtlamak zorunda kaldık kendimizi.
    zannedersem,bencillik,tembellik ve içe dönüklük(pcler sağolsun) baltalıyor toplumda empatiyi.

    YanıtlaSil
  2. Gerçekten çok güzel ele alınmış bir yazı, ve üsluben de bundan daha neşeli ve nazik anlatılması zor. Tebrikler...

    YanıtlaSil
  3. Canımmm çok güzel aktarmışsın.İnsanların kafalarında bu tür ayrımlar çok yoktu benim siz yaşlarımda.siyasi oluşumların katkıları olduğunu düşünüyorum topluma hep onlar bunlar diye yanaştıkları için bugün bu durumlar arttı ve tavan yaptı maalesef.
    şu veya bu demek haddim değil ortak payda da İnsanı insanlıktan uzaklaştırma adına yapılanlara üzülüyorum
    ibadetin ve yaşama sanatının temeli sevgi,saygı ,hoşgörü ,kucaklaşma .
    Gerisi ise sadece teferruat.

    öptüm güzelimi,
    (yazını okurken bir kitap çıkar burdan dedim:)) kim bilir bu eller mis kokulu o kağıtlarada yazar birgün)

    YanıtlaSil
  4. bir insanı dış görüntüsüne bakıp yargılamak ne kolay..
    sadece bir şans vermek gerekir. bi iki kelam belki..

    söylenecek şeyleri çok güzel ifade etmişsin hemde kimseyi yermeden yaşananlardan yola çıkarak.


    ayy canımmm yaaa:))
    öpücük

    YanıtlaSil
  5. neval,

    Canımcım empati hepimiz için şart...Bence bugün bunu yapmayan herkes ektiğini biçiyor ve semeresini çekiyor.Hoşgörü en başta inandım diyene yakışır,daha fazla ezilmişsek mutlaka sevap hanelerimize işlenmiştir ki asıl kar budur bizler için :) Sevgiler kankam :)


    Designersin,

    Çok teşekkür ederim,tefekkürün kalemi beğenmişse ne ala :)

    Örgüçantam,

    Ablacık güzel dönemlermiş sizin dönemler..İnsanların birbirini önyargısız sevdiği benimseyip kabullendiği yerlerde zamanlarda olmak çok güzel.Ne güzel söylemişsin : ibadetin ve yaşama sanatının temeli sevgi,saygı ,hoşgörü ,kucaklaşma . Rabbim hepimize bunu anlamayı ve ona uygun hayatlar sürmeyi nasip etsin inş.
    Kitap yazmamla ilgili söylediklerin için çok teşekkür ederim ablacım,hayıra vesile olacaksa inş. diyeyim :) Sevgiler,öpücükler :)

    Seyhan,

    Canımcım bağcıyla bi problemimiz yok ,sadece üzüm yemek istiyoruz.Hoşgörü istiyoruz,saygı istiyoruz :)
    O sonundaki "canımm yaa" dan bi misli benden sana :) Özledim seni benn,öpücüklere bilmukabele :))

    YanıtlaSil
  6. Bu yazıya sonuna kadar katılıyorum,Elinine ve diline sağlık.Selamlar

    YanıtlaSil
  7. otuzundansonra,

    Katılımlar oldukça ümidim artıyor :)Selamlar sevgiler benden arkadaşım :)

    YanıtlaSil

Sen de yaz bişeyler...