Bazen anlatmak ister karşında oturan arkadaşın.Dinlemek isteyip istemediğini düşünmeden sıralamaya başlar dertlerini, hüzünlerini yada sevinçlerini.Ne ''hayır hayır'' diyen vücut dilin susturur onu nede sık sık kestigin göz kontağın.Aynı anlamı ifade eden cümleleri,öğelerinin yerlerini değiştirerek yada birkaç saçma nesne ekleyerek defalarca tekrar eder.Saçmaladığının farkındadır aslında çoğu zaman,ne var ki '' kafanı şişirdim değil mi '' den daha somut bir düzelme gayretinde olmaz.Hızını almıştır,susmaz susturulamaz.
Seninde vicdanın el vermez (en azından benim öyle)susturmaya;herşeyin sahte olduğu bu dünyada ben gerçek olayım,elle tutulur,gözle görünür bir dost kalayım dersin.Karşımdaki durmadan coşan bir dereyse bugün; varsın olsun,bende uçsuz bucaksız bir okyanus olayım varsın aksın içime dersin (en azından ben öyle yaparım).
Ben de kendi çapımda bir dere olup akayım demiştim bloger okyanusuna.Ama anladım ki devamlı coşan çakıl taşlı bir dere değilim,gel gitlerim var.Coştuğum zamanlarım var,durulduğum zamanlarım...rutinlerle taşırmak istemedim okyanusumu.Bu ayrılığın sebebi buydu... Yeni cicilerimle tekrar burdayım...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sen de yaz bişeyler...