28 Nisan 2011 Perşembe

Burdan tam 1223 km ötede !



Geçtiğimiz hafta uzun bi yolculuğa çıkacağımdan bahsetmiştim sizlere sevgi dostlar.Hesapladım 1223 km yapmışım giderken.Uzun bi yolculuktu evet ama hayatıma kattığı dip notlar kayda değerdi doğrusu :)


İşte bi kaç example :


Yolculuğun bulantı yapmaması için bi öneriyi birebir uyguladım ve başarılı sonuç aldım.Yola çıkmadan önce göbek deliğinize yara bandı yapıştırıyorsunuz ,hatta iki tane ve bulantı kapınızı çalmıyor.Önce kulağıma tuhaf gelen bu öneriyi arkadaşımın ısrarıyla uygulayınca tecrübemle sabitlendi :)


Gece ışıklarıyla arabanın penceresinden akıp giderken cep teli kulaklığınız kulaklarınızda açık vaziyette uyuyup kalmayın , ertesi gün şarjı bitik cebinizle mağdur halde yolculuğa devam ediyorsunuz zira :/


İki kişi ile aynı odada yatamazken ve uyku için beyaz yastıklarla beyaz çarşafları hayal ederken yarısı dilini bile bilmediğiniz yaklaşık 500 kişi ile koca bir salonda uyumaya mecbur kaldım. ve daha garibi ; bu mecburiyet hoşuma gitti :))


Aşkı ,ten ve dokunma duyusuna esir sanırken ... çok başka bi aşkla tanıştım ; tasavvuf aşkını tanıma şansı gelmişse ayağınıza yada siz 1223 km yapıp gitmişseniz ona ...kana kana içmeye bakın her fırsatta...yağmur altında yada güneş yakarken ,sıkılırken ve gitmek isterken ...birden içinde bulunduğunuz metrekarede sabitlenip kalıvermenin keyfini çıkarın ...


Aşkın sarhoşluğunda bi arap kızına sarılıp öperken buldum kendimi , hatta fotolanıp arkim tarafından faceye ifşa edilme tehdidine de aldırmadım ki , kat ettiğim yollar içime yaptığım bi yolculuk aslında diye geçiverdi aklımdan :)


20 yaşında bi gencin gözlerinde nefsiyle savaşın yakıcı ateşine şahit oldum.Kendinden fazlaca büyük montuyla kendini küçülttüğüne inandığı nefsi üzerine öyle haşin öfkeyle yürüdü ki, Hz. Ömer aklıma selam verdi geçti o an.Hem gururlandım hem hüzünlendim kendi adıma 1223 km ötelerde ben ...Nerelisin diye sordum : İzmir dedi ...güzel kızlarıyla afişe ettiğimiz İzmir den gerçek bi güzeldi O ...


Kafama takılan her soru görünmez bi iki noktayla sabitlendi ,ardından açıklamalar canlı olarak yapıldı.Birileri geldi sormadığım sorularımı cevapladı .Sormaya utandırdı...Bu gittiğim kapının metafizik hallerinden biri sadece...Daha bir sürüsü,delile müptela nice kalpleri fethetmiş ki onları da öğrendik anlatıldıkça...


Sözün özü, olmaz olmaz deme olmaz olmaz ! lafını yaşadım da geldim 1223 km ötede.


Aşık oldum da geldim :)


Sevgiler dostlar !

20 Nisan 2011 Çarşamba

Ferrarisini satan adaşımın sorgulanası kararı ...




Her acının ardından kozasının çeperini zorlayan kelebek misali kıpırdanmaya çalışıyor insanoğlu...Annemi kaybedersem eğer ; dağıtırım ben iflah olmam diyordum ama .... yemek yemeyi sürdürdüm , giyinmeyi ve benzeri insansı halleri...hatta gülebilmeyi...sürdürdüm...Anlam veremedim ama canımın bi yarısı için yaşam biterken benim için devam etmesine alışmaya çalıştım...




Bu sıkıntılı günlerimde okuduğum bu kitap, ruhumda ılık meltemler esmesine neden oldu yeniden.Avukat Julıan ın Bilgelik yolundaki hayat hikayesi içimi ısıttı diyebilirim.Seneler önce adını ilk kez Eda hatun bloğunda beni anlatırken duymuştum bu kitabın. Fırsat bulduğunda söyler : Bilge Ferrarisini satan Bilge ye on basarsın diye :) Teveccüh eder zatı muhterem :P Bu vesileyle geçtiğimiz haftalarda alıp okumak istemiştim .Anneciğin zor günleri vesilesiyle bitirmek oldukça zaman aldı.Ne varki sindirmek amacıyla bunu biraz da planlı yaptım. Her akşam yatmadan önce bi kaç sayfa miktarınca tükettim.Zira kitapta yer alan öğretilerden biri ;yatmadan önce mutlaka rahatlık veren bişeyler düşünmek yada okumak...Buna istinaden bi dozaj ayarı çektim sayılır :)


İlgi çekici bi yan var ki şudur : uzak doğuya mal olmuş bi çok popüler öğreti zaten asırlar öncesinden inançlarımızın ataları tarafından yapılmış tespitler... Bu farkındalığı yaratamadıysak bu biraz da aradaki jenerasyonun yetersizliği sanırım.Hani benim de şu üyesi olduğum jenerasyonun :/ Örneğin büyüklerimizden birinin dediği " güzel gör,güzel düşün,lezzet al" öğretisi .... Himalayalar zirvelerinde yaşayan Sirvana Bilgelerinin, en ufak negatif düşünce sahibi olduklarında eksi derecede akan şelalenin soğuk suları altına gidip ıslanarak bi nevi ceza verilmesi suretiyle beyinlerini negatif düşünceden arındırmaları ... aynı şeyler bunlar...Daha bi çok örnek söz konusu.Bu benzerlikler beni heyecanlandırıyor açıkçası....


Ferrarisini satan adaşımın kararını onaylıyorum :) Size de okumanızı tavsiye ediyorum.Bahsettiğim benzerliklerin avına çıkarsanız kitap daha da heyecan verici bir yolculuk haline gelecektir.Kimbilir belki sizin için de bi Nirvana söz konusu olabilir finalde :)




Önümüzdeki Cuma Türkiye nin öbür ucuna doğru yola çıkıyorum.Uzun zamandır ısrarla önerilen, ısrarla geri çevirdiğim bi yolculuk...Allah nihayet izin verdi ve kalbim gitmeyi istedi :) 4 günlük bi seyahat.Birikimlerle geri döneceğim dostlarım.




Acılar gelip geçiyor , yollar katedilip tüketiliyor...ama siz hep ordasınız değil mi, ne güzel :)




Sevgiler dostlar....

15 Nisan 2011 Cuma

Saime Hanım...


Size O nu anlatmalıyım dostlar...Ruhuna Fatiha isteyeceğim kadını...Annemi...


O mahallesinin "şeker nine" siydi...Tatlı annem balkonunun önünden geçen gençleri çocukları önce ısrarla eve çağırır sonra onlara neyi var neyi yoksa ikram etmeyi çok severdi.2000 li yıllarda böyle insanlar ancak benim ki gibi kasabalarda yaşar deriz değil mi? Yok... Bu kasabada da ben annem dışında bunları yapan bi tipe rastlamadım bugüne kadar."Bunu yapma ,herkeste aynı sıcaklığı bulamayabilirsin.Seni üzenler olabilir" dememize rağmen bize aldırmaz uzatırsak ta en sert tavrıyla bize çıkışmaktan geri kalmazdı Saime hanım.Çoğu kişinin "siz şu balkondaki güleryüzlü teyzenin kızı mısınız ?" diyerek sorgulamaya çalıştığı kimliğim ... bugünlerde ne kadar kayıp,ne kadar çaresiz ve ne kadar rotasız annecim ...

İnsanların söylemlerine aldırmazdı ve anı yaşamaya odaklıydı.Kültürü ve alışkanlıkları neyi ne kadar eğlence sayıyorsa onu yaşamaya gayret ederdi var gücüyle.Bizler kadar tembel değildi bu konuda.Arkadaşlıkları , arkadaşlarını çok severdi.Arkadaş yelpazesi değişik yapıdan ve sınıftan olmak üzere renkli bi mozaikti.En zengininden en fakirine hepsinin ağzında tek bir söz var bugünlerde : "Saime, insan canlısıydı..."


İbadetlerini aksatmamaya özen gösterirdi,bu Allah ile Onun arasında bi özeldi ya, ben gıpta etmeden edemezdim inancına ...inanma gücüne...Hamdolsun deyişi annemin :( İnançla ve güçle hamd edişi ne büyük ders olarak kaldı bugünlerde bana...On yıldır savaştığı hastalığın son günlerine taşıdığı yorgun bedeni bizi terkederken "hamd"leri beyaz çelenkler olup eşlik etti Ona.Görebildik sanki hepimiz,mutlu olduk,tebessüm ettik...İsyansız hastane günleri,isyansız takatsiz kalışlar,isyansız yaşadığı kanserli günler Onu kurtardı inş. diye ümit ediyoruz hepimiz...

Bu ümitle Onu bırakıp geldim Nisan yağmuruyla yıkanmış kabrinde.Bu ümitle Onun "bekleme hayatında" sevdikleriyle buluşması fikrine alıştırmaya çalışıyorum kendimi...

Orda o kadar çok hafiflemiş o kadar çok mutlu olmuş olduğunu farzediyorum ki bizi unutmuş olsun, özlemiyor olsun istiyorum.


Saime hanım,


özel bi kadındın sen...hissettirmeye çalıştım ama becerdim mi bilmiyorum.Bi ara hayatıma senin için "dur ! " dedim, farkettin sen de...İyi ki yaptım bunu.Hayatımın yegane doğru kararı belki de...


Senin için ilk planda huzurlu bir bekleme hayatı,daha sonra da cennet içinde bir ahiret hayatı diliyorum...Toz pembe kadife minderler üzerinde beyaz elbiseler içinde pembe yanaklarınla sevdiklerinle sohpettesindir inş. Zanların en güzeli hep senin için olsun annem...


O gün çaresizce sordum durdum etrafımdakilere hatırlıyorsundur : "Peki annemle ne zaman buluşacağım ben ? " Cevabı Allah bilir...Ama o güne kadar alnımın günden güne aklaşması en az senin kadar temiz bi hayatın sahibi olmam için dua et annem...


Seni özlüyoruz,yerine bi başka sevgi koyamıyoruz...


Bu yazıyı okuyan tüm dostlarım ruhuna bir fatiha okursa annemin,bi parça daha iyi bi evlat hissederim...


Sevgiler herkese...


Görsel , Saime Hanımın en sevdiği şalı...

3 Nisan 2011 Pazar

Deniz yıldızı hikayesidir hayat...

Bi kaç gün buralarda olmayacağım sevgili doslar.Anneciği hastaneye yatırmamız gerekiyor bi süre. Doktorlar en son yapacak bir şey yok demişlerdi ama yine de bi müdahale şansımız olabilir düşüncesiyle Onu yarın hastaneye götürme kararı aldık babacığımla.Sanırım bizim için de bi miktar hastane koşullarında yaşanmışlık gerek kılındı Rabbimiz tarafından. Buna da elhamdülillah...Elhamdülillahların en güzeli hem de ....

Bu günlerde sürekli altta eklediğim şarkıyı dinliyor ve kurtarılmayı bekleyen deniz yıldızlarını hayal ediyorum.Bi yerlerde çaresizce akıntıya sürüklenip giderken yosunlara takılmaya çalışan çaresizleri...Belki ben de onlardan biriyim kimbilir:) Ancak, bana kenarda beklemeyi makul göstermiyor hiçbirşey.Sezen ,farklı hislerle yazmış olmalı ama şarkının bana düşündürdükleri bunlar.İçimdeki bu hissin verdiği rahatsızlık günün birinde müsait bi mecrada tatmin imkanı bulur da ben de vicdani ağırlıktan kurtulurum inş.Her geçen dakikayı "acaba boşa mı harcadım " düşüncesinin vicdani ağırlığından ....Deniz yıldızı hikayesini bilmeyen var mı ? Olabilir bu garip hayatta :) O zaman buraya tık tık ...

"Bebeğim işte hepsi bu kadar...deniz yıldızı hikayesidir hayat,ne kadar kurtarırsan kar...Kaç hayat kurtarırsan kar..."

Dinleyin dostlar ....